SALLABAŞ 411k


Join the forum, it's quick and easy

SALLABAŞ 411k

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Aşağa gitmek
Forum Admin
Forum Admin
Mesaj Sayısı : 6294
Ad Soyad : Güvercin Forum
Nerden : Türkiye
Doğum Tarihi : 05/10/84
Forum Kayıt : 10/01/08
https://thepigeontv.yetkinforum.com

SALLABAŞ Empty SALLABAŞ

18/6/2010, 10:17 pm
PMV kısa ismiyle tanınan hastalık güvercin hastalıkları içinde en bulaşıcı
olanlarından birisidir ve Paratifo ile beraber en fazla güvercin
ölümüne yol açan hastalıktır.. Ülkemizde genelde "sallabaş" adı ile
bilinmesine rağmen, aslen sallabaş bir çok hastalıklardan dolayı
güvercinlerimizde baş gösterebilen bir hastalık belirtisidir. Paratifo,
zehirlenme, bakterisel enfeksiyonlar bu hastalıkların başında gelir ve
hepsi kuşta sallabaş hareketinin görünmesine neden olur. Bu
hastalıklardan bazıları ötekilerine göre daha kolay tedavi edilebilir
ve bazılarının tedavisi yoktur. Fakat duymuş olabileceklerinizin
aksine sahte sallabaş diye bir hastalık yoktur. Bu nedenle baş dönmesi
dışında baska belirtilere bakılmadan her hangi bir tedavi yöntemine
geçmek yanlış olabilir.

PMV-1 kümes hayvanları hastalığı olan "Newcastle" hastalığı virüsünün
yakın akrabasıdır. Fakat çeşitli kaynaklarda belirtildigi gibi "Newcastle"
hastalığı değildir. PMV-1 tavuklara bulaşmıyacağı gibi "Newcastle" da
güvercinlere bulaşmaz. Bu nedenle PMV işaretleri gösteren güvercinlere
"Newcastle" hastalığı ilaçları kullanmak faydasızdır. (PMV 1
aşılarında Newcastle virüs kullanımı, bu virüsün paramyxovirosis ile
yakın akrabalılığından istifade etmek amacıyla olup, tedavi amaçlı
ilaçların bu ilişki kurularak kullanılmamasını belirtmek isterim. Not:
Makaleye bu nokta veteriner arkadaşlardan gelen uyarılar sonucu
eklemiştir)

PMV-1'in bulaşma yolları doğrudan temas veya patojen taşıyan tozdur.
Bu toz (salmalarımızda olan beyaz toz) hava yoluyla bulaşıma neden
olabileceği gibi at sineği, sivri sinek, sinek, fare veya insanlar
tarafındanda bir sonraki kuşa geşebilir. Bu nedenle salmaların
havalandırma koşullarının ideal olması büyük derecede önemlidir.
Salmalara sineklerin ve farelerin girmesini engelleyici önlemler
alınması sadece bu hastalığa karşı değil bir çok hastalığa karşı etkin
bir önlemdir. Bütün bu nedenlerin yanında bence en büyük tehlike
insanlardan gelmektedir. Ziyaret ettiğimiz salmalarda dokunduğumuz
kuşlardan veya elbiselerimize (özellikle ayakkabı tabanına) tutunan
tozlardan en büyük zarar gelmektedir.

Kuslarımızı görmeye gelen kuşçularda bu riske dahildir. Güvercin
beslemenin sosyal bir hayat tarzı olduğunu düşünürsek bu riskleri
ortadan kaldırmanın mümkün olmadığını fakat önlemler alınabileceğini
görürüz.

Bu önlemleri düşünürken aklımızda bulundurmamız gereken bir gerçek
sadece gözle görünür belirtileri taşıyan kuşların bu tür hastalıklara
sahip olmadığıdır. Başı dönmüş bir kuşun bu hastalığın son
aşamalarında olduğu ve büyük bir olasılıkla aynı salmada daha bir çok
kuşun bu hastalığı taşıdığı (hasta veya taşıyıcı durumunda) başka bir
gerçektir.

Bu tür riskleri olabildiğince azaltmak için bence yapılabilecek şeyler
şunlardır:

* Ziyaret eden kişilerin kuşlarınıza dokunmalarına izin vermeyin. Eğer
ziyaretciniz usta bir kuşçuysa nedenlerini anlıyacaktır.

* Salmalarınıza yürüyerek girilebiliyorsa, ziyaretcilerinizi ya
dışarıda tutun yada kullanmaları için bir iki çift terlik bulundurun.

* Ziyaret ettiğiniz bir kuşçudan geri geldiğinizde salmanıza gitmeden
ellerinizi dezenfekte edici bir sabunla yıkayıp elbiselerinizi ve
ayakkabınızı değiştirin.

* Satın aldığınız kuşları kendi kuşlarınızın yanına almadan en az 30
gün ayrı bir salmada tutup gözleme alın. Çoğu virüs ve bakterilerin
yaşam devri 30 gün olduğu için kendisini göstermemiş hastalıkların
kuşlarınızı etkilemeden ortaya çıkmalarını sağlamış olursunuz.

* Salmanızın havalandırmasına büyük önem verin. Bu kuşların dışında
sizin sağlığınız içinde önemli.

* Yemlik, suluk ve banyoluklarınızı salmanın dışında tutmayın. Vahşi
hayvanların bunları kullanmasını engelleyin.

* Serçe, kumru gibi vahşi kuşların salmanıza girmesini engelleyin.
Kuşlarımızı etkileyecek bakteri, virüs ve parazitlerin vahşi
hayvanlarda doğal olarak olabileceğini ve bu hayvanları sizin
gözlemliyebileceğiniz şekilde etkilemiyebileceğini unutmayın.

* Kuşlarınızı taşıdıkları parazitlerden arındırın. Bunların
kuşlarınızın zayıf düşüp hastalıklara kolay hedef olmasına yol
açacağını bilin.

* Kuşlarınızı yerde yemlemeyin. Yemlik kullanmak çoğu hastalık
risklerini elemine edecektir.

* Kuslarınıza her gün taze su verin.

* Suluk ve yemliklerinizi temiz tutup içlerine dışkı ve toz girmesini
engelleyin.

* Salmalarınızı temiz tutun.

* Salmaların zemininin her zaman kuru olmasına dikkat edin (bakteri ve
virüsler bu ortamda yaşamlarını sürdüremez ve çoğalamazlar). Dışkıları
devamlı temizleyin. Çoğu hastalıkların ve kurtların bu yolla
bulaştığını unutmayın.

* Hastalık belirtileri gösteren kuşlarınızı hemen ötekilerinden ayırın.

Bunlar benim yapmaya çalıştığım ve tavsiye ettiğim şeyler. Bunlardan
her yapılan kuşlarınızın hastalanma olasılığını biraz daha azaltır.

Kuşlara dokunmanın bu hastalıkla ilgisini ben kötü bir anı ile
biliyorum:

Yıllar önce Atlanta'dan ziyaretime gelen arkadaşım Eran'la beraber
Afganistanlı bir arkadaşın kuşlarını seyretmeye gittik. Güzel bir gün
geçirdik. Beraber kuşlarını uçurduk, yeni çıkan yavrularına baktık.
Akşam üzeri bizim eve geldik. Eran daha ilk defa benim kuşları
görüyordu. Ona ilk gösterdiğim kuş benim dumanlıların yavrusuydu.
Övüne övüne gösterdim ve yavruyu anlata anlata bitiremedim. Kuş Eran'ında
bayağı hoşuna gitti. Ondan sonra ergen kuşları uçurup seyrettik.
Onlarda inmeden benim dumanlı yavruyu havaya attım. Daha ikinci uçuşu
olduğu halde beni mahcup etmedi. Bir iki kere kuyruğunun üstünde kaydı
ve ilk taklasını attı. Nasıl ama dedim. Kuş böyle olur. Daha sarı sarı
tüyleri var. İki tur daha atabilse oyuna girecek. Benim gurur
kaynağım. Kuşları içeri soktuk. Aksam yemeğini yiyip Eran'ı hava
alanına götürdüm ve yolcu ettim.

Ertesi gün akşam üzeri yine kuşlara gittigimde her zamanki gibi
gözlerimin ilk aradığı kuş dumanlı yavruydu. Fakat bu sefer hafif bir
halsizliği vardı. Pek uçmakta istemedi. Bende zorlamadım. Bundan sonra
her gün dahada kötüye gitti ve bir süre sonra kafasıda dönmeye
başladı. Ne kadar uğrastıysam nafile. Ben bunları yaparken bir gün
Afganistanlı arkadaştan e-mail geldi. Halim kötü diyordu. Kuşlarım
teker teker dökülüyor. Her gün bir iki tanesi ölüyor. Ne yapacağımı
bilmiyorum. Birden ziyaret ettiğimiz gün aklıma geldi. Söylediğine
göre ilk ölen kuş biz gittiğimizde ilk gösterdiği kuştu ve bende elime
alıp incelemiştim. Eve geri geldigimde arkadaşıma kusları göstereceğim
diye heyecanla ellerimi yıkamadığımıda hatırladım. İlk dokunduğum
kuşumda gözüm gibi baktığım dumanlı yavrumdu. Bazen böyle
hatalarımızla öğreniyoruz. Umarım benim öğrendiklerimde başkalarının
hata yapmadan öğrenmesine katkıda bulunur.

PMV-1'e geri dönelim:
Bu hastalığın işaretleri ilk olarak kuşların fazla su içmeye başlaması
ve sulu dışkularuyla başlar. Kısa zamanda kuşlarda sinir sistemi
sorunları görülür. Felç, boyun titremesi, fazla ürkeklik ve klasik
vücudun (özellikle boyun) dönmesi veya kıvrılması. Sinir sistemi
bozukluklarının başlamasından önce bu hastalığı teşhis edebilmek için
şüphelendiğiniz kuşu sırtının üzerinde yere bırakarak veya aniden
yanında elinizi çırparak korkutup havalanmasını sağlıyabilirsiniz.
Sinirsel bozukluk gözle görünmese dahi bu hastalığı taşıyan kuşda
etkisi başlamışdır ve kuş sağlıklı olduğunda yapabileceği gibi
korkutulduğunda normal bir kalkış yapamaz. Uçuşa kalkışında bir
bozukluğa şahit olabilirsiniz. Sırt üstü pozisyondan ayağa kalkmasıda
sorunlu olabilir. Şüphelendiğiniz kuşu gözlem altına aldığınızda
yemini yerde verirseniz, yem yemekte güçlük çektiğini görebilirsiniz.
Tam yeme gaga atarken başının kenara çekmeside klasik bir işaret.
Hastalık ilerledikce bu hareket dahada ağırlaşacak ve kafasının
tamamen dönmesine kadar gidecektir. Bu kuşları beslemek için
kenarları alçak olan tabak şeklinde yemlikler ve suluklar
kullanabilirsiniz. Fakat hastalık ilerledikce yem yemek ve su içmek
kuş için imkansızlaşacaktır. Bu durumda elle beslemeye geçmeniz
gerekebilir. Hastalıkları bu seviyeye gelen kuşların bazıları hemen
ölürler ve bazılarıda yaşadıkları halde hayatlarının sonuna kadar
hafif sinir sistemi bozuklukları gösterirler. Sonuçta bu hastalıktan
kuşların kurtulması mümkün değildir. Yaşayanlarda taşıyıcı haline
gelirler.

Boyun dönmesinin ve öteki sinirsel bozuklukların bir çok hastalığa
özellikle Paratifo'yada özgü olduğunu düşünürsek bu hastalığa kesin
teşhis koymanın tek yolu alınacak kanın labaratuarda analize
edilmesidir. PMV-1 taşıyan kuş iki üç hafta içinde antikor (kana
dışarıdan giren maddelere karşı savunmaya geçen madde) üretmeye
başlar ve bu antikorlar labaratuarda teşhis edilebilir. Çoğunlukla PMV-1'e
yakalanan kuşlarda Paratifoda mevcuttur. Paratifo kendisini ilk iki üç
gün içinde gösterdiği için test sırasında bu hastalığıda aramak
yerindedir. İlk teşhisden sonra kuş paratifo için tedavi edilirse ve
iyileşme gösterirse bu PMV-1 virüsüne karşı vücudun savunmasını
kolaylaştırır. Dolayısıyla, anlıyacağınız gibi PMV-1'in
antibiyotiklerle veya her hangi başka bir ilaçla tedavisi mümkün
değildir. Yapılabilecek tek şey bu hastalığa karşı sağlıklı kuşları
her yıl aşılamaktır. Konuıtuğum bazı kişiler bu aşının sadece 6 ay
vücuda yararlı oldugunu ve 6 ay sonra tekrarlanması gerektiğini
savunuyor.

PMV-1 aslında tek başına kuşları öldürmez. Kuşların ölüm nedenlerinin
başında yem ve su alamamaları gelir. Bunun yanında PMV-1 kuşun vücut
savunma sistemini aşırı derecede yıprattığı için aynı zamanda kuşda
baska hastalıklarda mevcuttur. Bunların başında daha önce dediğim gibi
paratifo gelir. Pamuk ve Coccidiosis bunu takip eder.

Hastalanan kuşlarınızın tedavi edilemiyeceği ve ölmiyenlerin bile
taşıyıcı hale geleceği düşünülürse, istemesekde bir ilaç bulunana
kadar tek çözüm bu kuşların imha edilmesidir.

Ne olursa olsun, bu hastalığı taşıyan kusları satmak veya başkalarına
vermek yapılmaması gereken bir şeydir. Bulaşıcılık özelliği çok fazla
olduğu için PMV-1 salgınına yol açacak bir harekettir. Umarım kimse
kendi kuşlarında yaşadığı duyguları başka bir kuşçunun veya kuşçuların
yaşamasını istemez. Eğer hasta kuşlarınız sizin için çok değerliyse ve
imha edemiyecekseniz, öteki kuşlarınızdan her zaman ayrı tutulmalı ve
öteki kuşlarınızında devamlı aşılarının yapılması gerekmektedir. Bu
hastalığı geçiren kuşların aşılanması mümkün değildir. Eğer kuşlarınız
aşılanmamışsa ve bu hastalığın bir kuşunuzda mevcut olduğunu
düşünüyorsanız, acil olarak geri kalan kuşlarınızı aşılıyabilirsiniz.
Fakat aşıyı vurduktan sonra antikorun iki üç hafta içinde üretilmeye
başlamasından dolayı bu süre içinde hastalığa yakalanan başka
kuşlarınızda olabilir.

Hasta kuşları imha ettikten veya salmadan çıkarttıktan sonra arta
kalan yemlerin ve dışkıların her gün temizlenmesi ve salmanın bir
ucundan öteki ucuna kadar dezenfekte edilmesi şarttır. Dezenfekte
etmek için "SANICOOP" gibi hazır temizleyiciler kullanabileceğiniz
gibi kloraklı çamaşır suyuda kullanabilirsiniz. Bundan bahsetmişken bu
tür dezenfekte işlemlerini gelenek haline getirip en az haftada bir
bütün yemlik ve sulukları dezenfekte etmenizi ve buna yapabildiğiniz
kadar bütün salmayı eklemenizi tavsiye ederim.

PMV-1 hastalığı süresince kuşlarınıza genel antibiyotik vererek yan
hastalıklarla başa çıkmanız ve B vitamini takviyesiyle kuşunuza
yardımcı olmanız, değerli kuşlarınızın kendilerini en kısa zamanda
toparlamalarına yardımcı olur.

Uğur Kurt Gürsu
Sayfa başına dön
Similar topics
    Bu forumun müsaadesi var:
    Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz