TUNA ALNITEMİZ
20/8/2010, 7:36 am
24 ARALIK 2006
Solda Güven Sancak ortada Ahmet Rasim Palas ve sağ başta Tuna Alnıtemiz ustalarımız.
1937 De İstanbul'da Rahmi İlçesinde doğdu. 8–9 yaşlarında komşuları Arnavut Rüstem Bey'in dönekleriyle tanıştı. Rüstem Bey'in arap akkuyruk erkeğinin 15–20 mt lik dönüşünü hala unutamıyor. Benim döneğe olan aşkım onunla başlamıştır diye her seferinde yineliyor. Rüstem Bey bu kuşu bir tarihte satıyor ve kuş Eyüp'ten Rahmi'ye 2 çelenk ile uçarak geliyor. O günden sonra Rüstem Bey bu kuşu elinden çıkartmıyor ve Tuna Bey bu sevdaya ortak olarak O günlerden itibaren İlgisini tamamen dönek kuşuna odaklıyor.
Orta 1. sınıfta İzmir'e taşınıyorlar ve Karşıyaka lisesini dönek sevdasına yenik düşerek bırakıyor. 1962 de başlayan yetiştiriciliği bugüne kadar kesintisiz devam ediyor. Hala, Türkiye'de ender bulunabilecek tam kapalı dönebilen galaça erkeği kümesinin göz bebeği.
Tuna Bey'in engin tecrübelerinden anlattıklarını kendi ağzından sizlerle direk paylaşmak istiyorum:
Dönek kuşunu İstanbul'da Selanik olarak bilir ve öyle tanımlardık. İzmir'in ve İstanbul'un kaliteli dönek yetiştiricileri Osmanlı'nın Selanik topraklarını sınırlarımıza katmasıyla oralara güvercinleriyle göçmüşlerdi. Maddi durumları oldukça iyi diyebileceğimiz bu kişiler kuşlarına son derece önem veriyor ve hayatlarını onların ekseninde idame ediyorlardı. Mübadele döneminde birer birer geri dönen, dönmek zorunda bırakılan dönek üstatlarımız şu an bizlerin beslediği kuşların atalarını geri getirmişlerdir. Bu kuşlar uzun yıllar Selanik ismiyle anılmış olsa da daha sonra, dönek adında anılmıştır. İlk döneklerde renkler genelde düz görünümlüydü. Galaça kuşlar tam olarak tarihini söyleyemesek de İstanbul'da ortaya çıkmıştır. Muhtemelen, Göçmenler tarafından gelen bir renk türüdür ve bu kuşlar daha sonra tüm Türkiye'deki yetiştiriciler tarafından benimsenmiş ve şu an yaşayan döneklerin belki 70% renkleri galaça haline gelmiştir. İzmirli yetiştiricilerin ilk galaça kuşlarını gördüklerindeki şaşkınlıklarını hala çok iyi hatırlıyorum.
İstanbul birçok ırkta olduğu gibi dönek kuşuna da sahip çıkmış, benimsemiş ve daha ilerilere gitmesinde etkili olmuştur. İstanbul'da her ilçe de ortalama 30–40 kümes bulunurdu ve bunların çoğunda dönek beslenirdi. Dönekten başka beslenen ırk İstanbul Bangosudur. Muhabere kuşu dediğimiz Posta güvercinlerini beslemek yasaktı. Sadece askeriye besleyebilirdi. 1970 li yıllarda Posta kuşu yavaş yavaş kümeslerde boy göstermiştir.
Döneğin tarihine göz atacak olursak, İzmit Değirmendere'de Priştina'lı İsmail Bey 'de Priştina 'dan getirdiği ortalama 30-40 mt dönen kuşlar vardı. Ancak, bu kuşların dönüş stilleri bizimkilerden farklıydı. Dönüşe girdiklerinde sıkça yere çarparlardı. İstanbul'dan dönek ustalarından Ahmet Rasim Bey, Melih Bey ve ben bir ziyaretimizde mavi kaplan bir erkek seyretmiştik ve kuş 15 mt hiç kesintisiz dönüyordu. Bir ara, Melih Bey kuşun yere çarpacağını anlayıp bağırmış ve böylece kuşu dönüşten çıkartmıştı.
Yeni nesillerin dönek kuşuna heves etmesi bizleri çok memnun ediyor. Bizler arkamızdan dönek kültürünü yaşatabilecek yeni nesiller için çok uğraştık ancak başarılı olamadık. Şu anda, gördüğümüz gençler bizlere tekrar umut vermekte ve heveslendirmektedir. Döneğin anatomik yapısında dikkat edilecek bazı özelliklerin iyi bilinmesi gerek. Bunlardan biraz bahsetmek istiyorum:
Dönek kuşunda renk, kostüm asla aranmaz. Dönen kuş en iyi kuştur.
Dönek kuşunda pilinka, fındık, yağ bezi olabilir ve bu bir eksiklik veya hata değildir.
Dönek kısa ayaklı ve yere paralel olmalıdır. Göğsü geniş olmalı ve geniş kuyruklu olması tercih sebebi olmalıdır. Dönüşteki kabiliyetine kuyruk önemli etki yapmaktadır.
Dönek kuşunun gagasında morluk olabilir. Buna zikir denir ve genelde Selanik özlü kuşlarda bulunur.
Dönek kuşunun merkezi Köprülü kuşlarından gelir. Çok uzun dönen, akıllı ve kümesine çok sadık kuşlardır. Bunlar genelde kara kaplan, mavi kaplan olurlardı. Kaplan kuşunu şu anda farklı ifade ediyorlar. Başında ve omuzlarında 5-6 noktadan başka hiçbir yerinde desen olmazdı bizim kaplan olarak tanıdığımız kuşlarda…
Köprülü kuşlarının kafaları oldukça iri, gözleri tam beyaz olurdu.
Dönek kuşu fıtrat itibariyle kolay kolay denizi geçmezler. Bugün beslediğimiz döneklerin birçok özelliği bizim gençlik zamanımızda beslediklerimizden oldukça farklı. Bugün deniz geçen bir sürü dönek duyuyoruz ve bu huyu açıkçası yadırgıyoruz.
Dönek kuşunu uçurtmak ise başlı başına itina ister. Asla rüzgârlı havada uçurtulmaması gereken bir türdür. Kuşları uçurtmak için belirlediğiniz saat de son derece önemlidir. Genelde sabahın ilk saatlerinde uçurtulan döneklerden daha iyi randıman alınır. Ancak, kuşunuz tam olarak dönüşü bulmuşsa hava müsaitse ikindi vakti atılan pırıltıya dönüş olarak daha iyi sonuç alınabilir. Havanın kararmaya yakın olması, kuşun yer ile irtibatını artıracağından seyisi ile daha iyi temasta olacak ve pırıltıyı iyi yakalayacaktır. İyi dönen bir dönek herkese uçurtulmaz. Her gün de uçurtulmamalı. Haftada 3 kez uçurtulması kuşunuzun hevesli olması, sağlık açısından daha güçlü olması açısından gereklidir. Pırıltı açısı kuşa göre değişebilse de en iyi daire 45 dereceden yüzünüze doğru gelen kuşta görünür. Eğer dönek devrini iyi yakalamışsa daireye girişi ve çıkışı aynı kalitede olabilir. Dönüş metresi tam kapalı dairede maksimum 3–4 metre olabilir. Fazlasında kuş kapalı daireyi bozacaktır. Daireyi tanımlamak gerekirse bir kül tablasını odak merkezi kabul edip siyah olarak düşünürsek etrafını beyazıyla parlatmalıdır. Güzel bir daire için bu şarttır. Dönek kuşunun göğsü siyah olmadığı zaman ne kadar güzel dönse de rengi itibariyle sallama yapmış gibi görünecek ve dönüş kusurlu bulunacaktır. Bu sebeple, göğsü beyaz olan kuşu başkalarına örmek kuş olarak uçurtmamak da fayda vardır. Ya da bazı yetiştiricilerin yaptığı gibi, göğsü boyanarak bu kusurlu görüntü ortadan kaldırılabilir.
Galaça dönek dönüşü net göstereceğinden aydınlık havada mavinin bol olduğu yerde pırıltı atılmalıdır. Döneğe asla güneşin sağ ve solunda bulunan parlak noktadan pırıltı atılmaz. Daireyi bu noktadan görmemiz sağlıklı olmayacaktır.
Eski döneklere civciv ile pırıltı verdiğimiz bile olurdu. O kadar cömert ve her pırıltıya dönüş yapacak kadar da isteklilerdi. Ama, şimdi bizler bile elimizdeki kuşlarda bu özelliği tam olarak bulamıyoruz. Bu sebeple eski yetiştiriciler bir araya geldiğimizde birbirimize azman uçurtuyorsun diye şaka yaparak güldüğümüz çok olmuştur.
Dönekte bugün gelinen nokta maalesef üzücüdür. Bunun en büyük sebebi üstatlarımızın işin ticaretine daha çok önem vererek ellerindeki ana damızlık kanları bir şekilde kaybetmesidir. Ayrıca yanlış eşleşme gibi nedenlerle de dönek kuşunun özelliği korunamamıştır. Dönekte kostüme bakarak eşleme olmamalıdır. Yavruluktan başlayan her aşaması iyice gözlenmeli, uçuş stiline göre eşleşme yapılmalıdır. Kümesinde 2–3 çift kuşu olan kişinin asla gözü dışarıda olmamalıdır. Kendi kuşlarına eğilip, en az 4–5 sene üzerinde çalışmalıdır. Farklı kuşlardan kanlar varsa çapraz eşleşmelerle her türlü olasılığı değerlendirmeli ve hala istediği dönüşü yakalayamamışsa o zaman elindeki kuşların bir kısmını elinden çıkartarak, önem verdiği damarlara yeni kanlar bulmalıdır.
Eşlemelerde dikkat edilecek önemli konular vardır. İki sert dönek, iki yumuşak, iki hızlı dönek birbirine eş yapılmaz.
Elimizdeki döneklerimizin her şeyi mükemmel olsa dahi ona pırıltı atmak çok önemlidir. Eğer döneğimiz hazır değilse ilk yapılacak şey ona belirli bir noktadan yüzünüze doğru önce sıkarak gelmeyi sonra da dönerek gelmeyi öğretmelisiniz. Bunun için acemilik zamanlarında bir baksa kuşu per olarak kullanılabilir. Pırlıtının en iyi olanı el pırıltısıdır. Elinize aldığınız mutlaka kanatları kesik olan 2 adet mümkün olduğunca açık renkli pırıltı kuşu yumuşakça yere bırakılarak pırıltı verilir. Kuş döner veya dönmez ama asla kuşu yere inmeden bir daha yükseltilmez. Terbiyesi bozulur. Siz onu kandırdığınızda ileride o da sizi kandıracaktır.
İzmir Kuşları genelde hırçın olur. İstanbul döneği mülayim olurdu. Yavruluktan hızlı uçan kuşlarımızın kanatlarını çekerdik ki ağırlaşsın, iyi dönsün diye. Ama şimdi bunu yaptığımızda dönen kuşumuz bile dönüşü bırakıyor. Be sebeple dönek ırkının ıslahı şarttır ve bu konuda bizler eski yetiştiriciler olarak her türlü yardıma hazırız.
Dönek yetiştiricisi mutlaka gezmelidir. Her kümesten öğrenilecek bir detay mutlaka vardır. En basit bir kuşçu bile çok ilginç pratik bir yol bulmuş olabilir. Bu sebeple ben bilirim mantığı kişiyi geri &&&&&&ürür. Hep öğrenilecek bir şey aranmalıdır. Bizler İstanbul'daki 300 ün üzerindeki dönekçiyi gezdiğimiz gibi, tüm ege yi gezerdik. İzmirliler bunu yapmazdı. Ne Denizli'yi ne de Bergama'yı bilirlerdi. Bizler onları teşvik ettik ve buraları öğrettik. Nasıl mücadeleler verdiğimizi kelimelerle anlatmam mümkün değil…
Dönek kuşuna gösterilen uğraş çok çetin ama bir o kadar da zevklidir. Kuşun dönüşü ne kadar önemli olursa olsun, yetiştiricilerin sohbeti, dayanışması bana göre en büyük zevktir. Hayatım boyunca beni tüm Türkiye'den, yurt dışından binlerce insan ziyaret etti. Binlerce dostunuz olması en önemli keyif ve zenginliktir.
En değerli Kuşum kaçmış dahi olsa onu beklemek için 1 kere dahi işime geç gitmedim. Çok paralar vererek aldığım göz bebeğimi kaçıran ufak oğluma ağzımı açarak bir tek kelime söylemedim. Bir insanın hatırı, kalbinin kırılması hiçbir kuşla ölçülemez. Yeni yetiştiricilerimiz dikkat etmesi gereken önce iyi insan olmayı bilmektir. Kuş her zaman bulunur ama dost bulunmaz.
Biraz da tarihten bahsetmek istiyorum: İstanbul ve Türkiye'nin en önemli ustalarından Sümüklü İbrahim dönek kuşunu tüm Türkiye'ye sevdirmiş ve en güzel kuşları Türkiye'ye dağıtmıştır. İbrahim Bey'in yaşlılığı sırasında kuş besleyemediği bir dönemde bana gelerek, 1 çift olsun kuş ver de bir sepette yatağımın altında dursunlar, onların sesini duyayım yeter demesini hiç unutamam. Bu böyle bir sevdadır işte. Ve dediği gibi yatağının altında kutusunda güvercinleriyle dünyaya veda etmişti İbrahim Bey.
Son olarak paçalı dönek, dolapçı ve dönek konusundan bahsetmek istiyorum. 1955–1960 yıllarına kadar paçalı dönek diye bir tür yoktu. İştip'li göçmenler demkeş tarzı kuşlar ile paçasız dönekleri çaprazlayarak paçalı döneği bulduklarını söylüyorlardı. Ama paçasız dönek paçalı döneğin asıl kanıdır diye bilinmelidir.
Dolapçı konusu ise biraz karışık olmakla beraber, bu kuşa Denizli' ler sahip çıkmıştır ve bu kuşun tam olarak yaygınlaşması 1970 li yıllarda olmuştur. Döneğe o kadar yakın bir anatomileri var ki, bir Denizli ziyaretimizde Ahmet Rasim Palas Bey'e fırtıkçı dediklerinde dönek olmadıklarını anladı ve almaktan vazgeçti. Dolapçılar mutlaka çakır göz olmaları ve gözlerine dikkatli bakıldığında içlerinin kızıl olmasıyla belirgin bir farklılık gösterirler. Ancak, Türkiye'de dolapçı yetiştiriciliği kesinlikle Dönekten sonra başlamıştır ve bu kuşun Manastır civarındaki döneklere benzemesi itibariyle oralardan gelmiş olduğunu düşünebiliriz. Fakat, bu konuda uzman başka yetiştiricilere de danışılmalı ve belki ondan sonra bir kesin karar verilmelidir.
Tuna ALNITEMİZ
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz