Türkiye’deki Asya Taklacıları
+18
burhanduran
Kuscu-Murat
timur
mardinlisamet
aytekin67
refik34
avcıı
mehmet safak
emreert
hüseyin usta
security
fuatbc
kırıkkaleli metin
Ali3547
fatihonur
Sakallı Sadık
çanakkale boğaz
Forum Admin
22 posters
1 sayfadaki 2 sayfası • 1, 2
Türkiye’deki Asya Taklacıları
7/12/2010, 7:33 am
Türkiye’deki Asya Taklacıları (Die Asiatischen Klatschtümmler in der Türkei)
Asya Taklacıları Türkiye ve diğer ülkelerde yöresel isimleriyle tanımlanırlar.Türkiye’de Mardin ve Takla isimleri en fazla kullanılan tanımlardır.Yine bu isimlerle de Almanya’da tanınmaktadırlar. Diğer bana tanıdık gelen isimler ise Tak Tak, Şak Şak, Yapışkan, Dönek ve Yerli (yöresel ırk) dir. Verilen isimlerin büyük bir bölümü kuşların uçuşunu andırıyor, mesela bunlar uçarken kanatlarından çıkardıkları tak tak ve şak şak gibi sesleri. Yapışkan ismi belki de tercümesi ile olduğu yere yapışırcasına dikey ve takla atarak yükselmesinden dolayı düşünülmüştür. Dönek ismine en çok Doğu Anadolu da rastlanır ve anlamı perdah çekerek takla atmaktır.
Bu ırkın geldiği yer tam olarak bilinmiyor, fakat bu güvercinlerin erken yüzyıllarda Doğu Anadolu Bölgesi’nden, İran, Irak ve Suriye den geldikleri tahmin ediliyor. Nitekim soy Güney Doğu Anadolu’da geliştirilip yetiştirilmiş ve bu yüzden bu güvercinlere bir Şehrin ismi verilmiş, adı ile Mardin. Oradan batıya ve kuzeye doğru bu ırk yetiştirilerek yaygınlaşmıştır. Fakat bugün Mardin sadece belli bir tip uçkun güvercin türünün ismidir.
Biz buradaki Avrupalılar için, yuvarlanan anlamını taşıyan bu ırka sadece takla demek belki daha doğru olur.
Taklalar son 10-15 sene içinde Avrupa da çok sayıda sevenlerini buldular. DFC-Dergisi olan ‘’die Kunstflugtaube’’, malumatına göre bu ırk 20. yüzyıl öncesinden güvercin sever Bay Reber tarafından DFC (Alman Taklacılar Kulübü) ne tanıtılmış. Bu zaman diliminden sonra bu ırk yükselişe geçmiştir. Daha sonraki yıllarda, sergi ve büyük fuarlarda güvercin sever İhsan Kandil tarafından oyunlu güvercin olarak kapalı salonlarda seyircilere uçurularak tanıtılmıştır. Kapalı salonda yapılan bu gösteriler,ilk defa kapalı alanda takla atabilen güvercinleri gören misafirleri adeta büyülemiştir.
Büyüleyici gösteri,bu ırkın çeşitli yetiştiricilerden satın alınarak kazanılmasını sağladı. Fakat bu ırkı edinen insanlar bu ırk ile başarı elde edebildiler mi yi bir taraf edelim, çünkü esas hedef edilen uçuş stili zor bir prosedürdür, çok zaman ve sabır gerektirir. Bazı insanlar işin kolayına kaçıp, bu ırkı normal uçan taklacı ırkları gibi uçurdular. Çok iyi düz takla atanlar damızlık bırakıldı, ve diğer esas ırk özelliklerini taşıyan, yani ‘sefere gelerek fışkıran’ kuşlar yok edildi, çünkü onların uçuşu zaman alıcı bir uğraş gerektiriyordu. Böyle olacaksa ırk özelliklerine önem vermeyenler o zaman takla bakmasın!
Taklalar vücut yapıları orta büyüklükte, gagaları orta kalınlıkta, özlerinde mülayim, rahat ve uysal olan güvercinlerdir.Paçaları az ve çok arası değişiklik gösterir, kafa yapısı düz olduğu gibi, tabak perçem veya arka perçem veya her ikisi de mevcut perçemleri ile kendilerinde hayranlık uyandırırlar. Genellikle renkleri gök,açık gök,ve buz rengine yakın tonlardadır. Sıklıkla bu renklere de rastlanır:Koyu gök-çakmaklı, açık gök-çakmaklı, parlak beyaz, parlak siyah, kahve rengi, dominant kırmızı, dominant sarı, dominant kırmızı-çakmaklı, dominant sarı-çakmaklı ve çok renkli.
Yavru bakmayı seven, güvenilir ve her 5-6 hafta arlıklarla yumurtlayabilen kuşlardır. Hiç zorlanmadan yavrularını gerekirse üçüncü bir yavruyu bile kolay bakabilirler. Yerden fazla yüksekte olmayan yuvalar tercihleridir. Yerden olmak üzere üst üste 3 tane yuva konulabilir. Daha yüksekte bulunan yuvalardan yere inecekleri zaman zorlanırlar.
Eğer yuvalar alçak tutulursa, yavrular erken yeme düşer ve kolayca kendi başlarına beslenmeyi öğrenirler. Ortalama 30 günlükken yavruları ebeveynlerinden alır ve onlar için özel yavru kümesine koyarım. Nitekim günlük 1-2 defa yavrular kapıdan dışarıya kümes önüne yere salınır ve yere alışmaları sağlanır, çünkü ileride buraya yere hedefe gelip fışkırarak oynamaları gerekecektir. Daha sonraki 2-4 hafta boyunca yavruların ürkütmeden kümes önünde yerde dolaşmaları sağlanır, tabi ki ilk kendi başlarına yükseğe uçma deneyimlerini fark edene kadar. Bundan sonraki zaman diliminde yavruları uçkun ve alışkın bir güvercin ile tek olarak uçurmak gerekir, yavrular tek başına uçmaya alışıncaya kadar. İlk uçuşlarında dahi kanat sesleri belirgindir ve kuyruk üstüne oturarak ilk taklalarını atmayı denerler. Sonraki haftalarda iyi takla atmayı başarırlar.
Yavrular uçurulmaya başlanıldığı zaman mümkünse hiç ara verilmeden her gün uçurulmalıdırlar, eğer birkaç gün ara verilirse, bazı yavrular sık takla atarak yönlerini bulamadan kaybolabilirler. Belki de böyle en iyileri kaybedilebilir. Uzun süre uçmayıp daha sonra aşırı zincirleme yere doğru takla atanlara rastlanır ve bunlar talihsizce yere çakılabilirler. Bu gibi durumlar bazı taklacı besleyenlere hiç yabancı gelmese gerek.
Ortalama ilk uçuşlardan 3-4 ay sonra yavru kuşlar takla atmadan önce kanatlarını sesli bir şekilde birbirine vurarak kendilerini dikey yükseğe çekerek takla atmaya başlarlar. Bu demektir ki takla atmadan önce kendilerini dikey 3 ila 5 metre yükseğe çekerek ve sonunda takla atarak yükselirler. Buna ‘Hava Fişeği’ denir. Çoğu birkaç uçuş deneyiminden sonra 10 m yüksekliğe kadar çekerek bu esnada 3-4 takla atabilir. İşte bunu başaranlar artık tek uçurulmaya hazırdırlar. Bunların arasından tipik ırk özelliklerini gösteren kuş alınır ve birkaç dakika yalnız uçurulduktan sonra yere kümes önüne birkaç kuş salınır. Uçan kuş bunu fark ettiği an diğerlerinin yanına yere inmeye deneyecektir. Fakat daha evvel havada fışkırmayı öğrendiği için, ilk etapta inmekte zorlanacak ve defalarca kendini dikey yükseğe çekerek takla atacaktır. Böyle kuşları hava fişeğini mükemmelleştirene kadar sadece tek uçurmak gerekir.
Bunların aralarında bazıları sefere girdikten sonra dikey fışkırırken kendi eksenlerinde bir burgu gibi dönerek ve takla atarak yükselirler. Bu ırkı temsil edenlerden bir kaçı fışkırırken 10-15 takla atabilir, fakat bu esnada yükseklik kazanamazlar. Türklerde geçerli olan, takla kendini ne kadar çok yükseğe çekerse o kadar da değerlidir. İyi kuşlar genelde 20 ile 50 m yükseklerde uçarlar. Uçuş süresi antreman ve hava koşullarına göre 10 dakikadan 5 saate kadar uzayabilir.
Uçuş süresi en az 1 saat, en fazla 1,5 saat olmalıdır. Bu süre aşıldığı an uçan kuş için yorucu ve yetiştirici için de sıkıcı olabilir, dahası üzücü, çünkü kuş inemediği için, olmaması gereken yere basabilir ve eğer sahibi kuşa önem veriyorsa onun içinde kuşun inmesini beklemek kaçınılmazdır.
Mümkün oldukça uçuş deneyimi başarılı olan kuşlar damızlığa alınmalıdır. Türkiye’de genelde 2 ve 3 yaşına gelen, uçuşları başarılı bulunan ve hayatlarının baharında olan kuşlar damızlığa alınır. Mümkünse tüy değiştirme zamanında kuşlar uçurulmamalı, kendinizde üzüntüyü ve kuşlarda acıyı önlemiş olursunuz. Eğer Taklaların rahat tüy değişimi beklenirse, onların uçma yetenekleri de artar.
Ekim 1991 de her zaman olduğu gibi tatilimi yine Türkiye de geçirdim. 4 haftalık iznimin sadece 2 haftasını evde yakınlarım ile geçirdim, diğer 2 hafta güvercin ırklarını tanımak ve yetiştiricilerden bilgi edinmek için yollarda geçti. Bu ırkı çocukluğumdan bu yana tanımama rağmen, benim için cevaplandırılmasını beklediğim daha bir çok soru vardı. Bu yüzden arkadaşım Talih Eroğlu ile Ankara dan 60 km uzakta bulunan Kırıkkale ye gittik, çünkü birkaç yıl önce arkadaşım Talih vasıtası ile onun arkadaşı Halil den bu günkü elimde bulunan damızlıklarımı edinmiştim.
Takla düşkünü ve kamyon şoförü olan ve kamyonu ile Türkiye’nin bir çok yerini gezen bir yetiştiriciden, artık sadece Kırıkkale de takla yetiştiriciliğinin baharının yaşandığını öğrendik. Bu tavsiye ve kuşçu arkadaşımız Halil in daveti, Kırıkkale ye gitmemiz için yeterli bir sebepti. Halil ve Talih daha evvelden arkadaş olduklarından dolayı çok içten ve güler yüzlü karşılandık.
Halil arkadaşlarına bizim geleceğimizden bahsettiği için, bekleniyorduk. İlk önce Halil in kuşlarını incelemeye aldık, bunlar bir apartmanın bodrum katında yetiştiriliyor ve buradaki pencereden dışarıya çıkıp yine içeriye girebiliyorlardı. Taklaların bu 1 metre yüksekliği olan bodrum penceresinden gidip gelmeleri doğrusu beni şaşırtmıştı. Tam bu pencerenin üzerine bir balkon denk geliyordu ve taklaların buradan havaya fışkırmaları imkansızdı ve bu yüzden rahat girip çıkıyorlardı. Düşüncem, niyet ve istek insanı muvaffak kılıyordu. Bu koşullarda, böyle yetiştiriciler olmasaydı, bizler damızlıkta nerelere varabilirdik?
Daha öğleden önce arkadaşımız Sabri yi ziyaret ettik, vardığımızda kuşları salık vaziyette yerde geziniyorlardı. Takla üzerine olan uzun bir görüşmeden sonra Sabri kendi yetiştirmesi olan bir kuşu uçurmak istiyordu ve bizlerde tabi o anı sabırsızlıkla bekliyorduk. Öncelikle bütün sürüyü kümese sokup, genç bir erkeği eline alarak, onu yere bıraktı, hafifçe ona değnek ile dokunup dikey havaya doğru yükselmesini sağladı. Genç kuş ilk taklasını atmadan önce, sesli ve dikey bir şekilde kendini ortalama 20 metre kadar yükseğe çekti ve ilk taklasını attı, bundan sonra tekrar takriben 15 metre fışkırarak ikinci taklasını attı. Tahmini zor olan yaklaşık 35-40 metre yüksekliğe ulaştığında, yüksekte dairelerini çizerek, neredeyse her üç dakikada bir, bu arada yere salınan diğer kuşların yanına kanatlarını bir doğan gibi kapatarak sıkıp geliyordu. Pike yapıp yere yaklaştığı an aniden durup takla vurup ( buna taban takla denir ) sert ve sanki bir makineli tüfek sesini andıran kanat sesi ile sadece üç takla ile havaya fışkırıyordu.
Bu uçuş stili yaklaşık bir saat kadar tekrarlandı, ta ki diğer yerdeki kuşların yanına, tek bir takla ile inene kadar. Her defasında kanatlarını kapatarak yere 50 santim kadar yaklaştığında, her an yere basacağını düşündüğüm an bile kolaylıkla oynayarak yukarı fışkırıyordu. Bir çok kere güzel uçanlara tanık olmuştum, fakat bu kuşun uçuşu gibi beni hiç biri büyülememişti. Böyle bir yüksekliğe taban takla vurarak ve fışkırarak çıkmayı başaran taklalar çok değerli ve paha biçilmezdir. Bunlar mücevher gibi özel kasalarda muhafaza ediliyordur.
Öğlenden sonra hep birlikte daha yükseklerde bulunan bir bölgeye gittik, burada kuşçu arkadaşımız Ali Rıza’nın 5 dönümlük arazisi bulunuyordu. Kendisi halen koyunlarına ağıl yapımıyla uğraşıyordu. Bizlere bu bölgeye yerleşmesinin nedeninin sadece taklalarını rahatlıkla uçurup yetiştirmek olduğunu anlattı. Daha sonra onunda Almanya’da yaşadığını ve burada da takla beslediğini öğrendik. Kümesi 150 santim kadar dahi yüksek değildi ve kerpiçten yapılmıştı. Çok basit yöntemlerle kuş bakıyor, yani yere yerleştirilerek meyve sandıklarından yapılmış yuvalıklar gibi. Fakat onunda damızlıkları dikkat çekiciydi.
Öğleden sonra geç bir vakit Yahşiyan köyüne ulaştık ve uzun süren bir aramadan sonra oranın takla yetiştiricisini nihayet bulduk. Bize şuradaki sokağın yanındaki boş alanda onu beklememizi söyledi. Birkaç dakika sonra kendisini dar bir aradan elinde değnek ile kuşları kuzu gibi boş alana doğru sürdüğünü gördük. Böyle sinide hiç görmemiştim doğrusu, çünkü kuşların uçurulduğu bu boş alandan evi ve kümesi en azından 50 m kadar uzaktaydı. Kuşlarının uçuşu diğerlerininki gibiydi, sadece kuşların bazılarında üçüncü bir kuşak mevcut ve gözdeki iris rengi dikkat çekici koyu sarı tonlardaydı, bunlar oradaki kuşları daha değerli kılıyormuş. Uzun bir söyleşiden sonra kuşlarını tekrar geldiği yoldan kümese geri sürdü. Hislerim bana, eğer insan bu ırka değer veriyorsa, her türlü şartlar altında, istenilirse bu ırkın uçurulabileceğini söylüyordu. İtiraf etmeliyim ki, sadece burada bulunan bu boş alana taklaları alıştırıp uçurmak bile dahiyane bir fikirdir.
Ertesi gün sabah erkenden kuşçu arkadaşımız Yaşar ı ziyaret ettik. Kümesinin önünde sert bir köpek bağlıydı. Kimse bu avluya habersiz giremez diye aklımdan geçti, çünkü yapılan kuş hırsızlıkları malumunuz. Yaşar namlı bir erkeği eline alır ve ayaklarımızın önüne bırakır ve bu yerde arka arkaya üç takla atarak gösterisini tamamlar ve gururla dolaşır. Yaşar bizlere bu gururlu kuşu kupaya uçurduğunu ve birincilik elde ettiğini söyler ve oradaki arkadaşlarda bunu doğrular. Kırıkkale’deki kuşçular her sene kendi aralarında kupalı yarışma düzenlerler ve burada büyük paralar döndüğü söylenir. Bu büyük paralara yarışabilmek için önce kendine ve sonra kuşlarına güvenmek gerekir ki ziyaret ettiğimiz her kuşçu için bunu söyleyebiliriz.
Uzun süren muhabbet ve konuşmalardan sonra yinede bazı sorularım cevapsız kaldı, bunları artık kendim cevaplamam gerekecek, çünkü hiçbir yetiştirici sırlarını vermemişti.
En son bütün Takla ve Mardin yetiştiricilerine ve olmak isteyenlere seslenmek istiyorum: Hedefimiz sefere gelip fışkıran kuşlar olmalı, bizlere yüzyıllardan beri doğru geliştirilerek bahşedilen bu ırkımızı yanlış Uçuş Özellikleri ile tanıtmak ve bununla beraber yok etmek olmamalı!
Süleyman Gürcan Akbulut
Stockstadt,Ekim 1991
Asya Taklacıları Türkiye ve diğer ülkelerde yöresel isimleriyle tanımlanırlar.Türkiye’de Mardin ve Takla isimleri en fazla kullanılan tanımlardır.Yine bu isimlerle de Almanya’da tanınmaktadırlar. Diğer bana tanıdık gelen isimler ise Tak Tak, Şak Şak, Yapışkan, Dönek ve Yerli (yöresel ırk) dir. Verilen isimlerin büyük bir bölümü kuşların uçuşunu andırıyor, mesela bunlar uçarken kanatlarından çıkardıkları tak tak ve şak şak gibi sesleri. Yapışkan ismi belki de tercümesi ile olduğu yere yapışırcasına dikey ve takla atarak yükselmesinden dolayı düşünülmüştür. Dönek ismine en çok Doğu Anadolu da rastlanır ve anlamı perdah çekerek takla atmaktır.
Bu ırkın geldiği yer tam olarak bilinmiyor, fakat bu güvercinlerin erken yüzyıllarda Doğu Anadolu Bölgesi’nden, İran, Irak ve Suriye den geldikleri tahmin ediliyor. Nitekim soy Güney Doğu Anadolu’da geliştirilip yetiştirilmiş ve bu yüzden bu güvercinlere bir Şehrin ismi verilmiş, adı ile Mardin. Oradan batıya ve kuzeye doğru bu ırk yetiştirilerek yaygınlaşmıştır. Fakat bugün Mardin sadece belli bir tip uçkun güvercin türünün ismidir.
Biz buradaki Avrupalılar için, yuvarlanan anlamını taşıyan bu ırka sadece takla demek belki daha doğru olur.
Taklalar son 10-15 sene içinde Avrupa da çok sayıda sevenlerini buldular. DFC-Dergisi olan ‘’die Kunstflugtaube’’, malumatına göre bu ırk 20. yüzyıl öncesinden güvercin sever Bay Reber tarafından DFC (Alman Taklacılar Kulübü) ne tanıtılmış. Bu zaman diliminden sonra bu ırk yükselişe geçmiştir. Daha sonraki yıllarda, sergi ve büyük fuarlarda güvercin sever İhsan Kandil tarafından oyunlu güvercin olarak kapalı salonlarda seyircilere uçurularak tanıtılmıştır. Kapalı salonda yapılan bu gösteriler,ilk defa kapalı alanda takla atabilen güvercinleri gören misafirleri adeta büyülemiştir.
Büyüleyici gösteri,bu ırkın çeşitli yetiştiricilerden satın alınarak kazanılmasını sağladı. Fakat bu ırkı edinen insanlar bu ırk ile başarı elde edebildiler mi yi bir taraf edelim, çünkü esas hedef edilen uçuş stili zor bir prosedürdür, çok zaman ve sabır gerektirir. Bazı insanlar işin kolayına kaçıp, bu ırkı normal uçan taklacı ırkları gibi uçurdular. Çok iyi düz takla atanlar damızlık bırakıldı, ve diğer esas ırk özelliklerini taşıyan, yani ‘sefere gelerek fışkıran’ kuşlar yok edildi, çünkü onların uçuşu zaman alıcı bir uğraş gerektiriyordu. Böyle olacaksa ırk özelliklerine önem vermeyenler o zaman takla bakmasın!
Taklalar vücut yapıları orta büyüklükte, gagaları orta kalınlıkta, özlerinde mülayim, rahat ve uysal olan güvercinlerdir.Paçaları az ve çok arası değişiklik gösterir, kafa yapısı düz olduğu gibi, tabak perçem veya arka perçem veya her ikisi de mevcut perçemleri ile kendilerinde hayranlık uyandırırlar. Genellikle renkleri gök,açık gök,ve buz rengine yakın tonlardadır. Sıklıkla bu renklere de rastlanır:Koyu gök-çakmaklı, açık gök-çakmaklı, parlak beyaz, parlak siyah, kahve rengi, dominant kırmızı, dominant sarı, dominant kırmızı-çakmaklı, dominant sarı-çakmaklı ve çok renkli.
Yavru bakmayı seven, güvenilir ve her 5-6 hafta arlıklarla yumurtlayabilen kuşlardır. Hiç zorlanmadan yavrularını gerekirse üçüncü bir yavruyu bile kolay bakabilirler. Yerden fazla yüksekte olmayan yuvalar tercihleridir. Yerden olmak üzere üst üste 3 tane yuva konulabilir. Daha yüksekte bulunan yuvalardan yere inecekleri zaman zorlanırlar.
Eğer yuvalar alçak tutulursa, yavrular erken yeme düşer ve kolayca kendi başlarına beslenmeyi öğrenirler. Ortalama 30 günlükken yavruları ebeveynlerinden alır ve onlar için özel yavru kümesine koyarım. Nitekim günlük 1-2 defa yavrular kapıdan dışarıya kümes önüne yere salınır ve yere alışmaları sağlanır, çünkü ileride buraya yere hedefe gelip fışkırarak oynamaları gerekecektir. Daha sonraki 2-4 hafta boyunca yavruların ürkütmeden kümes önünde yerde dolaşmaları sağlanır, tabi ki ilk kendi başlarına yükseğe uçma deneyimlerini fark edene kadar. Bundan sonraki zaman diliminde yavruları uçkun ve alışkın bir güvercin ile tek olarak uçurmak gerekir, yavrular tek başına uçmaya alışıncaya kadar. İlk uçuşlarında dahi kanat sesleri belirgindir ve kuyruk üstüne oturarak ilk taklalarını atmayı denerler. Sonraki haftalarda iyi takla atmayı başarırlar.
Yavrular uçurulmaya başlanıldığı zaman mümkünse hiç ara verilmeden her gün uçurulmalıdırlar, eğer birkaç gün ara verilirse, bazı yavrular sık takla atarak yönlerini bulamadan kaybolabilirler. Belki de böyle en iyileri kaybedilebilir. Uzun süre uçmayıp daha sonra aşırı zincirleme yere doğru takla atanlara rastlanır ve bunlar talihsizce yere çakılabilirler. Bu gibi durumlar bazı taklacı besleyenlere hiç yabancı gelmese gerek.
Ortalama ilk uçuşlardan 3-4 ay sonra yavru kuşlar takla atmadan önce kanatlarını sesli bir şekilde birbirine vurarak kendilerini dikey yükseğe çekerek takla atmaya başlarlar. Bu demektir ki takla atmadan önce kendilerini dikey 3 ila 5 metre yükseğe çekerek ve sonunda takla atarak yükselirler. Buna ‘Hava Fişeği’ denir. Çoğu birkaç uçuş deneyiminden sonra 10 m yüksekliğe kadar çekerek bu esnada 3-4 takla atabilir. İşte bunu başaranlar artık tek uçurulmaya hazırdırlar. Bunların arasından tipik ırk özelliklerini gösteren kuş alınır ve birkaç dakika yalnız uçurulduktan sonra yere kümes önüne birkaç kuş salınır. Uçan kuş bunu fark ettiği an diğerlerinin yanına yere inmeye deneyecektir. Fakat daha evvel havada fışkırmayı öğrendiği için, ilk etapta inmekte zorlanacak ve defalarca kendini dikey yükseğe çekerek takla atacaktır. Böyle kuşları hava fişeğini mükemmelleştirene kadar sadece tek uçurmak gerekir.
Bunların aralarında bazıları sefere girdikten sonra dikey fışkırırken kendi eksenlerinde bir burgu gibi dönerek ve takla atarak yükselirler. Bu ırkı temsil edenlerden bir kaçı fışkırırken 10-15 takla atabilir, fakat bu esnada yükseklik kazanamazlar. Türklerde geçerli olan, takla kendini ne kadar çok yükseğe çekerse o kadar da değerlidir. İyi kuşlar genelde 20 ile 50 m yükseklerde uçarlar. Uçuş süresi antreman ve hava koşullarına göre 10 dakikadan 5 saate kadar uzayabilir.
Uçuş süresi en az 1 saat, en fazla 1,5 saat olmalıdır. Bu süre aşıldığı an uçan kuş için yorucu ve yetiştirici için de sıkıcı olabilir, dahası üzücü, çünkü kuş inemediği için, olmaması gereken yere basabilir ve eğer sahibi kuşa önem veriyorsa onun içinde kuşun inmesini beklemek kaçınılmazdır.
Mümkün oldukça uçuş deneyimi başarılı olan kuşlar damızlığa alınmalıdır. Türkiye’de genelde 2 ve 3 yaşına gelen, uçuşları başarılı bulunan ve hayatlarının baharında olan kuşlar damızlığa alınır. Mümkünse tüy değiştirme zamanında kuşlar uçurulmamalı, kendinizde üzüntüyü ve kuşlarda acıyı önlemiş olursunuz. Eğer Taklaların rahat tüy değişimi beklenirse, onların uçma yetenekleri de artar.
Ekim 1991 de her zaman olduğu gibi tatilimi yine Türkiye de geçirdim. 4 haftalık iznimin sadece 2 haftasını evde yakınlarım ile geçirdim, diğer 2 hafta güvercin ırklarını tanımak ve yetiştiricilerden bilgi edinmek için yollarda geçti. Bu ırkı çocukluğumdan bu yana tanımama rağmen, benim için cevaplandırılmasını beklediğim daha bir çok soru vardı. Bu yüzden arkadaşım Talih Eroğlu ile Ankara dan 60 km uzakta bulunan Kırıkkale ye gittik, çünkü birkaç yıl önce arkadaşım Talih vasıtası ile onun arkadaşı Halil den bu günkü elimde bulunan damızlıklarımı edinmiştim.
Takla düşkünü ve kamyon şoförü olan ve kamyonu ile Türkiye’nin bir çok yerini gezen bir yetiştiriciden, artık sadece Kırıkkale de takla yetiştiriciliğinin baharının yaşandığını öğrendik. Bu tavsiye ve kuşçu arkadaşımız Halil in daveti, Kırıkkale ye gitmemiz için yeterli bir sebepti. Halil ve Talih daha evvelden arkadaş olduklarından dolayı çok içten ve güler yüzlü karşılandık.
Halil arkadaşlarına bizim geleceğimizden bahsettiği için, bekleniyorduk. İlk önce Halil in kuşlarını incelemeye aldık, bunlar bir apartmanın bodrum katında yetiştiriliyor ve buradaki pencereden dışarıya çıkıp yine içeriye girebiliyorlardı. Taklaların bu 1 metre yüksekliği olan bodrum penceresinden gidip gelmeleri doğrusu beni şaşırtmıştı. Tam bu pencerenin üzerine bir balkon denk geliyordu ve taklaların buradan havaya fışkırmaları imkansızdı ve bu yüzden rahat girip çıkıyorlardı. Düşüncem, niyet ve istek insanı muvaffak kılıyordu. Bu koşullarda, böyle yetiştiriciler olmasaydı, bizler damızlıkta nerelere varabilirdik?
Daha öğleden önce arkadaşımız Sabri yi ziyaret ettik, vardığımızda kuşları salık vaziyette yerde geziniyorlardı. Takla üzerine olan uzun bir görüşmeden sonra Sabri kendi yetiştirmesi olan bir kuşu uçurmak istiyordu ve bizlerde tabi o anı sabırsızlıkla bekliyorduk. Öncelikle bütün sürüyü kümese sokup, genç bir erkeği eline alarak, onu yere bıraktı, hafifçe ona değnek ile dokunup dikey havaya doğru yükselmesini sağladı. Genç kuş ilk taklasını atmadan önce, sesli ve dikey bir şekilde kendini ortalama 20 metre kadar yükseğe çekti ve ilk taklasını attı, bundan sonra tekrar takriben 15 metre fışkırarak ikinci taklasını attı. Tahmini zor olan yaklaşık 35-40 metre yüksekliğe ulaştığında, yüksekte dairelerini çizerek, neredeyse her üç dakikada bir, bu arada yere salınan diğer kuşların yanına kanatlarını bir doğan gibi kapatarak sıkıp geliyordu. Pike yapıp yere yaklaştığı an aniden durup takla vurup ( buna taban takla denir ) sert ve sanki bir makineli tüfek sesini andıran kanat sesi ile sadece üç takla ile havaya fışkırıyordu.
Bu uçuş stili yaklaşık bir saat kadar tekrarlandı, ta ki diğer yerdeki kuşların yanına, tek bir takla ile inene kadar. Her defasında kanatlarını kapatarak yere 50 santim kadar yaklaştığında, her an yere basacağını düşündüğüm an bile kolaylıkla oynayarak yukarı fışkırıyordu. Bir çok kere güzel uçanlara tanık olmuştum, fakat bu kuşun uçuşu gibi beni hiç biri büyülememişti. Böyle bir yüksekliğe taban takla vurarak ve fışkırarak çıkmayı başaran taklalar çok değerli ve paha biçilmezdir. Bunlar mücevher gibi özel kasalarda muhafaza ediliyordur.
Öğlenden sonra hep birlikte daha yükseklerde bulunan bir bölgeye gittik, burada kuşçu arkadaşımız Ali Rıza’nın 5 dönümlük arazisi bulunuyordu. Kendisi halen koyunlarına ağıl yapımıyla uğraşıyordu. Bizlere bu bölgeye yerleşmesinin nedeninin sadece taklalarını rahatlıkla uçurup yetiştirmek olduğunu anlattı. Daha sonra onunda Almanya’da yaşadığını ve burada da takla beslediğini öğrendik. Kümesi 150 santim kadar dahi yüksek değildi ve kerpiçten yapılmıştı. Çok basit yöntemlerle kuş bakıyor, yani yere yerleştirilerek meyve sandıklarından yapılmış yuvalıklar gibi. Fakat onunda damızlıkları dikkat çekiciydi.
Öğleden sonra geç bir vakit Yahşiyan köyüne ulaştık ve uzun süren bir aramadan sonra oranın takla yetiştiricisini nihayet bulduk. Bize şuradaki sokağın yanındaki boş alanda onu beklememizi söyledi. Birkaç dakika sonra kendisini dar bir aradan elinde değnek ile kuşları kuzu gibi boş alana doğru sürdüğünü gördük. Böyle sinide hiç görmemiştim doğrusu, çünkü kuşların uçurulduğu bu boş alandan evi ve kümesi en azından 50 m kadar uzaktaydı. Kuşlarının uçuşu diğerlerininki gibiydi, sadece kuşların bazılarında üçüncü bir kuşak mevcut ve gözdeki iris rengi dikkat çekici koyu sarı tonlardaydı, bunlar oradaki kuşları daha değerli kılıyormuş. Uzun bir söyleşiden sonra kuşlarını tekrar geldiği yoldan kümese geri sürdü. Hislerim bana, eğer insan bu ırka değer veriyorsa, her türlü şartlar altında, istenilirse bu ırkın uçurulabileceğini söylüyordu. İtiraf etmeliyim ki, sadece burada bulunan bu boş alana taklaları alıştırıp uçurmak bile dahiyane bir fikirdir.
Ertesi gün sabah erkenden kuşçu arkadaşımız Yaşar ı ziyaret ettik. Kümesinin önünde sert bir köpek bağlıydı. Kimse bu avluya habersiz giremez diye aklımdan geçti, çünkü yapılan kuş hırsızlıkları malumunuz. Yaşar namlı bir erkeği eline alır ve ayaklarımızın önüne bırakır ve bu yerde arka arkaya üç takla atarak gösterisini tamamlar ve gururla dolaşır. Yaşar bizlere bu gururlu kuşu kupaya uçurduğunu ve birincilik elde ettiğini söyler ve oradaki arkadaşlarda bunu doğrular. Kırıkkale’deki kuşçular her sene kendi aralarında kupalı yarışma düzenlerler ve burada büyük paralar döndüğü söylenir. Bu büyük paralara yarışabilmek için önce kendine ve sonra kuşlarına güvenmek gerekir ki ziyaret ettiğimiz her kuşçu için bunu söyleyebiliriz.
Uzun süren muhabbet ve konuşmalardan sonra yinede bazı sorularım cevapsız kaldı, bunları artık kendim cevaplamam gerekecek, çünkü hiçbir yetiştirici sırlarını vermemişti.
En son bütün Takla ve Mardin yetiştiricilerine ve olmak isteyenlere seslenmek istiyorum: Hedefimiz sefere gelip fışkıran kuşlar olmalı, bizlere yüzyıllardan beri doğru geliştirilerek bahşedilen bu ırkımızı yanlış Uçuş Özellikleri ile tanıtmak ve bununla beraber yok etmek olmamalı!
Süleyman Gürcan Akbulut
Stockstadt,Ekim 1991
- çanakkale boğaz
- Mesaj Sayısı : 68
Ad Soyad : inanç kardaş
Nerden : çanakkale
Doğum Tarihi : 28/10/74
Forum Kayıt : 16/09/09
Geri: Türkiye’deki Asya Taklacıları
7/12/2010, 8:19 am
gerçekten çok güzel ve zevkli bir paylaşım olmuş.sanki kendimi oralarda zannettim okurken.emeğinize sağlık.
Geri: Türkiye’deki Asya Taklacıları
7/12/2010, 8:22 am
Eline sağlık Admin Sabri abimi uzun zaman olmuştu görmeyeli resimde bile görmek sevindirdi beni büyük usta Kırıkkaleli Sabri.
- fatihonur
- Mesaj Sayısı : 7
Ad Soyad : fatih karagoz
Nerden : ankara
Forum Kayıt : 14/08/10
Geri: Türkiye’deki Asya Taklacıları
7/12/2010, 3:56 pm
eline sağlık çok güzel olmuş sayın admin . bizimle bunları paylaştığınız için teşekkür ederim
- Ali3547
- Mesaj Sayısı : 203
Ad Soyad : Ali Demir
Nerden : izmir/gümüşpala mah.
Doğum Tarihi : 21/11/94
Forum Kayıt : 13/07/10
Geri: Türkiye’deki Asya Taklacıları
7/12/2010, 4:17 pm
çok güzelmiş eline saglık ordakı kuşlar maşallah tüfek gibi çok buyukler
- kırıkkaleli metin
- Mesaj Sayısı : 537
Ad Soyad : metin şahin / metin.s@msn.com
Nerden : kırıkkale - kırklareli / vize
Doğum Tarihi : 18/01/76
Forum Kayıt : 31/01/10
Geri: Türkiye’deki Asya Taklacıları
7/12/2010, 6:38 pm
teşekkürler sayın admin.
ben bu yazıyı normalde burada paylaşacaktım. ama biliyosunuz art niyetli insan çok
reklam yapıyosun diyeceklerdiye paylaşmadım.sizin paylaşmanıza çok sevindim.
buradaki bahsi geçen ustalar benim ailedostum ve ustalarımdır.
kısmet olursa senelik iznimdebu ustaların kuşalarını ve kendileriyle kısabi şöyleşi videosu çekeceğim. siz değerli doalarla paylaşacagım.
biraz bu ustalardan bahsedeyim şimdi
sabri dayı bayagı bi yaşlandı güzel bozbeneklileri vardı. şuanda bu kuşlardan burda bahsi geçen alirıza abi beslemektedir.
alirıza abi aslen sivaslı olup doğma büyüme kırıkkalelidir. bunun kuşlarıda yukarda bahsi geçen kuşlar, ünlü feleksiz beyazlarla,kırıkkalenin ünlü gökbeneklilerinin birleşmesiyle meydana gelmiş kuşalrdır. ve türkiyedeki beyaz kuşta onalarkadar iyi performan sergileyen
görmedim.
yukarda bahsi geçen yaşar dayı. şuan bizim beslediğimiz betonları ortaya çıkaran kişidir. ve ustamdı.onu burdan rahmetle anıyorum.
daha bunlargibi kırıkkalemizde yüzlerce usta vardır. ve kuşçuluğa gerçekten ismini ustalığıyla yazdıran birsürü büyüklerim var nasipolursa senelik izinlerimde bunların kuşlarınıve videolarını paylaşacagım. herkeze saygılar.
ben bu yazıyı normalde burada paylaşacaktım. ama biliyosunuz art niyetli insan çok
reklam yapıyosun diyeceklerdiye paylaşmadım.sizin paylaşmanıza çok sevindim.
buradaki bahsi geçen ustalar benim ailedostum ve ustalarımdır.
kısmet olursa senelik iznimdebu ustaların kuşalarını ve kendileriyle kısabi şöyleşi videosu çekeceğim. siz değerli doalarla paylaşacagım.
biraz bu ustalardan bahsedeyim şimdi
sabri dayı bayagı bi yaşlandı güzel bozbeneklileri vardı. şuanda bu kuşlardan burda bahsi geçen alirıza abi beslemektedir.
alirıza abi aslen sivaslı olup doğma büyüme kırıkkalelidir. bunun kuşlarıda yukarda bahsi geçen kuşlar, ünlü feleksiz beyazlarla,kırıkkalenin ünlü gökbeneklilerinin birleşmesiyle meydana gelmiş kuşalrdır. ve türkiyedeki beyaz kuşta onalarkadar iyi performan sergileyen
görmedim.
yukarda bahsi geçen yaşar dayı. şuan bizim beslediğimiz betonları ortaya çıkaran kişidir. ve ustamdı.onu burdan rahmetle anıyorum.
daha bunlargibi kırıkkalemizde yüzlerce usta vardır. ve kuşçuluğa gerçekten ismini ustalığıyla yazdıran birsürü büyüklerim var nasipolursa senelik izinlerimde bunların kuşlarınıve videolarını paylaşacagım. herkeze saygılar.
- Ali3547
- Mesaj Sayısı : 203
Ad Soyad : Ali Demir
Nerden : izmir/gümüşpala mah.
Doğum Tarihi : 21/11/94
Forum Kayıt : 13/07/10
Geri: Türkiye’deki Asya Taklacıları
7/12/2010, 6:57 pm
inşallah metin abim...
- fuatbc
- Mesaj Sayısı : 327
Ad Soyad : xyz xyz
Nerden : Kars / istanbul
Forum Kayıt : 06/02/10
Geri: Türkiye’deki Asya Taklacıları
8/12/2010, 1:35 am
buyuk bır zevkle okudum supermıs yazanın ellerıne saglık benımde yoresel olarak en cok sevdıgım kuslar kırıkkale ve sıvas kuslarıdır onların yaptıgı oyunlar benım ıcın dıger kuslardan ap ayrıdır.
- security
- Mesaj Sayısı : 217
Ad Soyad : E.Çağatay ÇÖL
Nerden : AYDIN-memleket NEVŞEHİR
Doğum Tarihi : 30/11/83
Forum Kayıt : 12/05/10
Geri: Türkiye’deki Asya Taklacıları
8/12/2010, 2:50 pm
harika bir makale. paylaşım için teşekkürler. gerçekten eğitici ve öğretici bilgiler var.
metin bey sizin planladığınız video ve söyleşiyide sabırsızlıkla bekliyorum.
hekeze selamlar
metin bey sizin planladığınız video ve söyleşiyide sabırsızlıkla bekliyorum.
hekeze selamlar
- hüseyin usta
- Mesaj Sayısı : 42
Ad Soyad : Huseyin Al
Nerden : Tekirdağ Yeniçiftlik
Doğum Tarihi : 20/04/57
Forum Kayıt : 31/08/09
Geri: Türkiye’deki Asya Taklacıları
9/12/2010, 10:47 pm
s.a güzel ve aydınlacı bilgiler için teşekkkürler..Yanlız benim anlıayamadığım bir şey şu..
Güvercinler var oldukları şehirleri ile tanınmışlardır birçok ilimize ait isim taşıyan kuşlarımız vardır örnek bursa kuşu tekirdağ kuşu gönenkelebeği gibi...Aslının mardin olmasını hem kabulleniyoz hemde taklacı demenin daha doğru oldunu söylüyoruz...neden asırlarca anadolumuzun birçok illerinde bu kuşa mardin kuşu denirken taklacı demenin daha doğru olduğunu söğlüyorsunuz takla ne yi ifade ediyo...B u kuşlar sadece takladan ibaretmidir anadolumuzun mardin şehrinden isimlerini almış bu kuşlarda bzim sayamıcamız kadar özellik vardır unutmayalım ki dünyada ve anadoluda birsürü takla atan kuş vardır..ANADOLUMUZDAKİ kuşların isimlerini şehirlerden aldığı bi gerçekttir kuşlarmız tanıtırken özellikle yurdışında isimlerini hangi şehirlerden almışlarsa o şekilde tanıtmanın daha doru olacanı düşünüyorum.TAKLACI hiçbir şeyi ifade etmes ama MARDİN SİVAS ANKARA URFA MALATYA ÇORUMkuşu gibi yaklaşımların her zaman daha doğru olacağı bir gerçektir.Anadolumuzun En eski kentlerinden biri olan MARDİN sehrinin var oldunu bilmeden ilk önce MARDİN KUŞUNU tanıdım çocukluğumda sonra MARDİN kentinin var oldunu öğrendim..acaba mardin kuşlarımı daha eski mardin şehrimi...Hangisi ismini hangisinden aldı bi düşünelim ve kuşlarımızn tanıtımını yaparken ona göre yapalım diyorum ..Saygılar Sevgiler.
Güvercinler var oldukları şehirleri ile tanınmışlardır birçok ilimize ait isim taşıyan kuşlarımız vardır örnek bursa kuşu tekirdağ kuşu gönenkelebeği gibi...Aslının mardin olmasını hem kabulleniyoz hemde taklacı demenin daha doğru oldunu söylüyoruz...neden asırlarca anadolumuzun birçok illerinde bu kuşa mardin kuşu denirken taklacı demenin daha doğru olduğunu söğlüyorsunuz takla ne yi ifade ediyo...B u kuşlar sadece takladan ibaretmidir anadolumuzun mardin şehrinden isimlerini almış bu kuşlarda bzim sayamıcamız kadar özellik vardır unutmayalım ki dünyada ve anadoluda birsürü takla atan kuş vardır..ANADOLUMUZDAKİ kuşların isimlerini şehirlerden aldığı bi gerçekttir kuşlarmız tanıtırken özellikle yurdışında isimlerini hangi şehirlerden almışlarsa o şekilde tanıtmanın daha doru olacanı düşünüyorum.TAKLACI hiçbir şeyi ifade etmes ama MARDİN SİVAS ANKARA URFA MALATYA ÇORUMkuşu gibi yaklaşımların her zaman daha doğru olacağı bir gerçektir.Anadolumuzun En eski kentlerinden biri olan MARDİN sehrinin var oldunu bilmeden ilk önce MARDİN KUŞUNU tanıdım çocukluğumda sonra MARDİN kentinin var oldunu öğrendim..acaba mardin kuşlarımı daha eski mardin şehrimi...Hangisi ismini hangisinden aldı bi düşünelim ve kuşlarımızn tanıtımını yaparken ona göre yapalım diyorum ..Saygılar Sevgiler.
- security
- Mesaj Sayısı : 217
Ad Soyad : E.Çağatay ÇÖL
Nerden : AYDIN-memleket NEVŞEHİR
Doğum Tarihi : 30/11/83
Forum Kayıt : 12/05/10
Geri: Türkiye’deki Asya Taklacıları
13/12/2010, 1:28 pm
HÜSEYİN USTA (Hüseyin Al) size şöyle yardımcı olayım.
Türklerin tarih içerisinde çok geniş bir coğrafyaya yayıldıkları ve göç ettikleri bölgede güçlü devletler kurduklarını biliyoruz... Dünya üzerinde atı ilk kez ehlileştiren ve onu binek hayvanı olarak kullanan Türkler, atın sağladığı hız ile yüksek devlet ve toplum telâkkilerini geniş coğrafyalar üzerinde hâkim olmuştur.Geçimlerini tarım ve hayvancılıkla yapan Türkler kuraklık ve salgın gibi tabii olayların etkisiyle orta asyadan anadoluya hatta batıya kadar konar göçer bir yaşantı sürmüşlerdir. Türk kavimleri anadoluya orta asyadan gelirken bugünkü Türkiyemizin güneydoğusundan yani (ırak,iran)tarafından şırnak ,mardin,hakkari,van,urfa..vs...dan girmişlerdir ve anadoluya yayılmışlardır.burdan anlayacağımız gibi güvercinlerimizde ilk olarak oralara geldiği için ve oralarda ırkları kırmadan kanını bozmadan yaşattıkları için ilk oraların isimleri geçmektedir. yoksa mardin kuşu ankara kuşu kırıkkale kuşu nevşehir kuşu diye anmanın bi manası yok genel isim olarak orta asya taklacıları denilmesi daha mantıklıdır. yani konuyu özetlersek Türk taklacı kuşları demek daha mantıklı. umarım yardımcı olmuşumdur.
SAYGILAR
Türklerin tarih içerisinde çok geniş bir coğrafyaya yayıldıkları ve göç ettikleri bölgede güçlü devletler kurduklarını biliyoruz... Dünya üzerinde atı ilk kez ehlileştiren ve onu binek hayvanı olarak kullanan Türkler, atın sağladığı hız ile yüksek devlet ve toplum telâkkilerini geniş coğrafyalar üzerinde hâkim olmuştur.Geçimlerini tarım ve hayvancılıkla yapan Türkler kuraklık ve salgın gibi tabii olayların etkisiyle orta asyadan anadoluya hatta batıya kadar konar göçer bir yaşantı sürmüşlerdir. Türk kavimleri anadoluya orta asyadan gelirken bugünkü Türkiyemizin güneydoğusundan yani (ırak,iran)tarafından şırnak ,mardin,hakkari,van,urfa..vs...dan girmişlerdir ve anadoluya yayılmışlardır.burdan anlayacağımız gibi güvercinlerimizde ilk olarak oralara geldiği için ve oralarda ırkları kırmadan kanını bozmadan yaşattıkları için ilk oraların isimleri geçmektedir. yoksa mardin kuşu ankara kuşu kırıkkale kuşu nevşehir kuşu diye anmanın bi manası yok genel isim olarak orta asya taklacıları denilmesi daha mantıklıdır. yani konuyu özetlersek Türk taklacı kuşları demek daha mantıklı. umarım yardımcı olmuşumdur.
SAYGILAR
- hüseyin usta
- Mesaj Sayısı : 42
Ad Soyad : Huseyin Al
Nerden : Tekirdağ Yeniçiftlik
Doğum Tarihi : 20/04/57
Forum Kayıt : 31/08/09
Geri: Türkiye’deki Asya Taklacıları
14/12/2010, 12:00 am
Saygılar sayın arkadaşım kusura bakmayın ama yardımcı oldunuzu sanmıyorum.Şöle sölim Atalarımız Anadoluya gelmeden önce Mardin kuşlarının var olduğunu ve bu kuşların önce anadoluya sonrada dünyaya dağıldıklarını düşünüyorum..Tabiki asya taklacıları var Mardin şehride asyanın en eski kentlerindensecurity demiş ki:HÜSEYİN USTA (Hüseyin Al) size şöyle yardımcı olayım.
Türklerin tarih içerisinde çok geniş bir coğrafyaya yayıldıkları ve göç ettikleri bölgede güçlü devletler kurduklarını biliyoruz... Dünya üzerinde atı ilk kez ehlileştiren ve onu binek hayvanı olarak kullanan Türkler, atın sağladığı hız ile yüksek devlet ve toplum telâkkilerini geniş coğrafyalar üzerinde hâkim olmuştur.Geçimlerini tarım ve hayvancılıkla yapan Türkler kuraklık ve salgın gibi tabii olayların etkisiyle orta asyadan anadoluya hatta batıya kadar konar göçer bir yaşantı sürmüşlerdir. Türk kavimleri anadoluya orta asyadan gelirken bugünkü Türkiyemizin güneydoğusundan yani (ırak,iran)tarafından şırnak ,mardin,hakkari,van,urfa..vs...dan girmişlerdir ve anadoluya yayılmışlardır.burdan anlayacağımız gibi güvercinlerimizde ilk olarak oralara geldiği için ve oralarda ırkları kırmadan kanını bozmadan yaşattıkları için ilk oraların isimleri geçmektedir. yoksa mardin kuşu ankara kuşu kırıkkale kuşu nevşehir kuşu diye anmanın bi manası yok genel isim olarak orta asya taklacıları denilmesi daha mantıklıdır. yani konuyu özetlersek Türk taklacı kuşları demek daha mantıklı. umarım yardımcı olmuşumdur.
SAYGILAR
birisi ve kuşları ile en ünlü bir Anadolu kenti..Ve TürkiyemizDE var olan güvercinler kentleri ile vardır yoksa yok olmaya mahkumdurlar..Atalarımızın Anadoluya girişleri 1071 de yaygınlaşmş olup tabiki daha öncesi de varki ama MARDİN ilide anadoluda 10 binlerce sene öncesinde var..Yaşamız olduğumuz bu dünyada 2 mardin var biri TC ili diğeride Mardin kuşları...Ama günümüzde mardin kuşu taklacı oldu çok bilen kuşçu arkadaşlarımızn sayesin...yakında bursa kuşuda yok olur..saygılar sevgiler.
Geri: Türkiye’deki Asya Taklacıları
14/12/2010, 8:22 am
mardin kuşları taklacı olmadı çok bilen kuşcular yüzünden,zaten taklacı kuşlar...mardin takla ırkının genel adıdır ve kullanılmıyor,mardinli kuşcular bile mardin demiyor kuşlarına...
şebab beslıyen sebab der,miro besliyen miro der,resasi besliyen resasi der ve seferli oyun kuşu bakanda oyun kuşu der....doğrusuda budur,bence.
şimdi ben beslediğim kuşlara mardin kuşu demiyorum ne olcak seferli oyun kuşu yokmu olcak,endişilenmenize gerek yok bence.
şebab beslıyen sebab der,miro besliyen miro der,resasi besliyen resasi der ve seferli oyun kuşu bakanda oyun kuşu der....doğrusuda budur,bence.
şimdi ben beslediğim kuşlara mardin kuşu demiyorum ne olcak seferli oyun kuşu yokmu olcak,endişilenmenize gerek yok bence.
- hüseyin usta
- Mesaj Sayısı : 42
Ad Soyad : Huseyin Al
Nerden : Tekirdağ Yeniçiftlik
Doğum Tarihi : 20/04/57
Forum Kayıt : 31/08/09
Geri: Türkiye’deki Asya Taklacıları
14/12/2010, 8:55 am
sana zorla mardin kuşu de demiyoruz...ama şu yukarda saymış olduğun şebab miro resasi gibi kuşlarda oyun kuşu ve aynı zamanda taklacı...emreert demiş ki:mardin kuşları taklacı olmadı çok bilen kuşcular yüzünden,zaten taklacı kuşlar...mardin takla ırkının genel adıdır ve kullanılmıyor,mardinli kuşcular bile mardin demiyor kuşlarına...
şebab beslıyen sebab der,miro besliyen miro der,resasi besliyen resasi der ve seferli oyun kuşu bakanda oyun kuşu der....doğrusuda budur,bence.
şimdi ben beslediğim kuşlara mardin kuşu demiyorum ne olcak seferli oyun kuşu yokmu olcak,endişilenmenize gerek yok bence.
Gelelim esas meseleye Endişe etmiyorum çünki Mardin kuşunun ne olduğunu anadolumuzda ki kuşların da
bazı ırkların varolduğunu en azından biliyorum..Fiziksel olarak en belirginleri çorum,sivas,malatya elinize geçtiği zaman bu kuşlara taklacımı dicez acaba tabi öle demek lazım çünki tanımıyoruz taklacı dedikmi olay bitiyo zaten D..SEferli oyunkuşu ..D sefersizoyunkuşu...yok havacı oyunkuşu...damcıoyunkuşu..uzunfişeklioyunkuşu...uzunfişeksizoyunkuşu..15 20 taklalıoyunkuşu...25 30 seferlioyunkuşu...Taklacıoyunkuşu....taklasızoyunkuşu..DDD Allah aşkına bırakın bu yakıştırmaları Türkiyenin yarınsından fazlası bu kuşlara MARDİN,SİVAS.ANKARA.URFA derken birileride bu tipyakıştırmalarla idare ediyo vaziyeti..Saygılar sevgiler.
Geri: Türkiye’deki Asya Taklacıları
14/12/2010, 9:30 am
demek isdediğinizi anlamadım kusura bakmayın.
- kırıkkaleli metin
- Mesaj Sayısı : 537
Ad Soyad : metin şahin / metin.s@msn.com
Nerden : kırıkkale - kırklareli / vize
Doğum Tarihi : 18/01/76
Forum Kayıt : 31/01/10
Geri: Türkiye’deki Asya Taklacıları
14/12/2010, 10:28 am
herkez kafasına göre bi yorum yapıyor.
bunun özü taklacı güvercin olarak geçiyor
ve mardindekiler mardin yöresine ayit taklacılar
ankarayöresindekielr ankara taklacıları
malatyadakiler malatya yöresine ait taklacılar. bu şekille adlandırılır.
sadec mardin demek bana göre yanlış.
bunun özü taklacı güvercin olarak geçiyor
ve mardindekiler mardin yöresine ayit taklacılar
ankarayöresindekielr ankara taklacıları
malatyadakiler malatya yöresine ait taklacılar. bu şekille adlandırılır.
sadec mardin demek bana göre yanlış.
- hüseyin usta
- Mesaj Sayısı : 42
Ad Soyad : Huseyin Al
Nerden : Tekirdağ Yeniçiftlik
Doğum Tarihi : 20/04/57
Forum Kayıt : 31/08/09
Geri: Türkiye’deki Asya Taklacıları
14/12/2010, 11:09 am
Yani kısaca Mardin,Urfa,Sivas,Ankara,Malatya,Çorum,Konya,Eskişehirkuşu..Gibi.kırıkkaleli metin demiş ki:herkez kafasına göre bi yorum yapıyor.
bunun özü taklacı güvercin olarak geçiyor
ve mardindekiler mardin yöresine ayit taklacılar
ankarayöresindekielr ankara taklacıları
malatyadakiler malatya yöresine ait taklacılar. bu şekille adlandırılır.
sadec mardin demek bana göre yanlış.
Beslemiş olduğumuz kuşları münkün olduğu kadar tanıyalım kuşlarmızında bölgesel devamlılğını kentsel isimleri ile anlatmaya bakalım..Genel adlandırmada Mardinkuşudur.Saygılar sevgiler.
- mehmet safak
- Mesaj Sayısı : 19
Forum Kayıt : 09/12/10
Geri: Türkiye’deki Asya Taklacıları
24/12/2010, 4:00 pm
slm kuscu arkadaslar yada kusu bilen arkadaslar.....mardini sivasa olmadi ankara kusuna kirip
sonra ne isim veriyorlar yukarda yazi yazan hangisinde bahs edilen kuslarin .hangisinde orjina lkirilmamis kuslar var neyin tartismasini yapiyrsunuz siz mardinliler diyor. mardinin oyun kuslari kamadi sivas aynisini diyor bir tek ankara bu kus kirmanin biraz disinda kalmis istisnalar kayideyi bozmaz herkese saygilar kirilmamis kus beslemeler....alaha emanet olun
sonra ne isim veriyorlar yukarda yazi yazan hangisinde bahs edilen kuslarin .hangisinde orjina lkirilmamis kuslar var neyin tartismasini yapiyrsunuz siz mardinliler diyor. mardinin oyun kuslari kamadi sivas aynisini diyor bir tek ankara bu kus kirmanin biraz disinda kalmis istisnalar kayideyi bozmaz herkese saygilar kirilmamis kus beslemeler....alaha emanet olun
- mehmet safak
- Mesaj Sayısı : 19
Forum Kayıt : 09/12/10
Geri: Türkiye’deki Asya Taklacıları
24/12/2010, 4:12 pm
slm kuscu arkadaslar yada kusu bilen arkadaslar.....mardini sivasa olmadi ankara kusuna kirip
sonra ne isim veriyorlar yukarda yazi yazan hangisinde bahs edilen kuslarin .hangisinde orjina lkirilmamis kuslar var neyin tartismasini yapiyrsunuz siz... mardinliler diyor. mardinin oyun kuslari kalmadi sivas aynisini diyor bir tek ankara bu kus kirmanin biraz disinda kalmis istisnalar kayideyi bozmaz herkese saygilar kirilmamis kus beslemeler....alaha emanet olun
sonra ne isim veriyorlar yukarda yazi yazan hangisinde bahs edilen kuslarin .hangisinde orjina lkirilmamis kuslar var neyin tartismasini yapiyrsunuz siz... mardinliler diyor. mardinin oyun kuslari kalmadi sivas aynisini diyor bir tek ankara bu kus kirmanin biraz disinda kalmis istisnalar kayideyi bozmaz herkese saygilar kirilmamis kus beslemeler....alaha emanet olun
- avcıı
- Mesaj Sayısı : 196
Ad Soyad : ismail
Nerden : NEVŞEHİR/ derinkuyu
Doğum Tarihi : 29/12/77
Forum Kayıt : 31/12/08
Geri: Türkiye’deki Asya Taklacıları
27/12/2010, 6:59 am
ULE ARKADAŞ BİLDİĞİMİZ ORTA ASYA TÜRKLERİNİN IRKINI TUTTULAR MARDİN IRKI DEYİP ÇIKARDILAR ARKADAŞLAR EKSİK ALINTI YAPIP BURAYA KOPYALIYORSUNUZ ADMİN ARKADAŞ TA YAZMIŞ KENDİNCE BİR YAZI SİZ YA TAM ARAŞTIRMIYORSUNUZ YADA GÖRDÜKLERİNİZİN İŞİNE GELEN KISMINI ALIP KOPYALIYORSUNUZ İLK ARAŞTIRMACILARINDA SON ARAŞTIRMACILARIN DIŞINDA KALDIĞI BİR FİKİR ADMİN ARKADAŞIN YAZDIKLARI. DOĞRULUK PAYI ARAŞTIRMALARDA GEÇİYOR AMA İLKİNDE SONUNDA ORTAK KILDIKLARI ŞEY ORTA ASYADAN ANADOLUYA ORDAN IRAK SURİYE GİBİ TEKRAR DOĞUYA YAYILDIĞI BİR KAÇ GERÇEK DAHA VAR KUŞ HIRSIZLARI TARİH BOYUNCA HEP OLMUŞ ESKİLERDE BUNU SÜREKLİ SÖYLER SONZAMANDADA PROFESYÖNEL HALE GETİRİLMİŞ ÇALINANLAR DOĞUDAN BATIYA BATİDAN DOĞUYA AKTARILMIŞ SON OLARK TEKRARLIYORUM EKSİK BİLGİ VERMEYİN KİMSEYE AÇIN ANADOLU TARİHİ EVLİYALAR TARİHİ VE EVLİYA ÇELEBİNİN SEYEHATNAMESİNİ OKUYUN EN DETAYLI ORDA BULACAKSINIZ
MARDİN IRKI GÜVERCİN DİYE BİR IRKKK YOOOOOKKKKKKKKKK........ANADOLUN TEK YERLİ IRKI HİTİTLER ZAMANINDA MERSİN DOLAYLARINDA OLDUĞU BİLİNİYOR GERİSİ ORTA ASYA ESKİ TÜKLERİN GETİRDİKLERİ ONLARDA ZATEN KIRILA DAĞILA BU HALE GELDİ .. SURİYE IRAK MISIR TARAFINDA BESLENEN KUŞ TÜRLERİ SADECE YEMEK AMAÇLI BESLENEN YABANİ GÜVERCİNİN ÜÇ ÇEŞİDİDİR.......
KAYNAK : TÜRK TARİHİ .
SEYAHATNAME...
MARDİN IRKI GÜVERCİN DİYE BİR IRKKK YOOOOOKKKKKKKKKK........ANADOLUN TEK YERLİ IRKI HİTİTLER ZAMANINDA MERSİN DOLAYLARINDA OLDUĞU BİLİNİYOR GERİSİ ORTA ASYA ESKİ TÜKLERİN GETİRDİKLERİ ONLARDA ZATEN KIRILA DAĞILA BU HALE GELDİ .. SURİYE IRAK MISIR TARAFINDA BESLENEN KUŞ TÜRLERİ SADECE YEMEK AMAÇLI BESLENEN YABANİ GÜVERCİNİN ÜÇ ÇEŞİDİDİR.......
KAYNAK : TÜRK TARİHİ .
SEYAHATNAME...
- avcıı
- Mesaj Sayısı : 196
Ad Soyad : ismail
Nerden : NEVŞEHİR/ derinkuyu
Doğum Tarihi : 29/12/77
Forum Kayıt : 31/12/08
Geri: Türkiye’deki Asya Taklacıları
27/12/2010, 7:05 am
YETER BE USTA ALLAHINIZI SEVERSENİZ YETER DAAA . MARDİN DEĞİL OYUN KUŞU TAKLA KUŞUDUR NERDE BESLENİRSE BESLENSİN MARDİN KUŞU MARDİNİN BESLEDİĞİ KONYA KUŞU KONYANIN EDİRNE EDİRNENİN BURSA BURSANIN GENEL OLARAK TAKLA KUŞU YADA OYUN KUŞU DENİR. MARDİN KUŞU DENMEZ YAHUT BAZI YÖREDE PAL(OYUN KUŞUNA ) KABAK (SÜS KUŞUNA ) DENİR HER TARAFTADA GEÇERLİ OLANI SORDUĞUMUZDA PAL NEDİR DER SANA OYUN KUŞU DEMEZ HİÇ BİR ZAMAN MARDİN KUŞU DİYE ....
SELAMLAR KİMSE HİÇ BİR KİMSENİN ÇANAKÇILIĞINI YAPMASINI İSTEMİYORUZ HERKEZ ADAM GİBİ YÖRESİNİN KUŞUNU BESLER DİLEYEN BAŞKA YÖRENİNKİNİ BESLER KİMSEYİ ÖĞMEK İÇİN YERMEK İÇİN O YÖRE BU YÖRE YOK MARDİN TAKLACI KUŞU DENMEZ ADI OYUN KUŞUDUR TAKLACIDIR MARDİN DEĞİLDİR.......
SELAMLAR KİMSE HİÇ BİR KİMSENİN ÇANAKÇILIĞINI YAPMASINI İSTEMİYORUZ HERKEZ ADAM GİBİ YÖRESİNİN KUŞUNU BESLER DİLEYEN BAŞKA YÖRENİNKİNİ BESLER KİMSEYİ ÖĞMEK İÇİN YERMEK İÇİN O YÖRE BU YÖRE YOK MARDİN TAKLACI KUŞU DENMEZ ADI OYUN KUŞUDUR TAKLACIDIR MARDİN DEĞİLDİR.......
HUSEYIN USTA demiş ki:Yani kısaca Mardin,Urfa,Sivas,Ankara,Malatya,Çorum,Konya,Eskişehirkuşu..Gibi.kırıkkaleli metin demiş ki:herkez kafasına göre bi yorum yapıyor.
bunun özü taklacı güvercin olarak geçiyor
ve mardindekiler mardin yöresine ayit taklacılar
ankarayöresindekielr ankara taklacıları
malatyadakiler malatya yöresine ait taklacılar. bu şekille adlandırılır.
sadec mardin demek bana göre yanlış.
Beslemiş olduğumuz kuşları münkün olduğu kadar tanıyalım kuşlarmızında bölgesel devamlılğını kentsel isimleri ile anlatmaya bakalım..Genel adlandırmada Mardinkuşudur.Saygılar sevgiler.
Geri: Türkiye’deki Asya Taklacıları
27/12/2010, 8:45 am
Admin arkadaş;güzel bir paylaşım oldu.Elinize sağlık.Saygı ve Selamla
- hüseyin usta
- Mesaj Sayısı : 42
Ad Soyad : Huseyin Al
Nerden : Tekirdağ Yeniçiftlik
Doğum Tarihi : 20/04/57
Forum Kayıt : 31/08/09
Geri: Türkiye’deki Asya Taklacıları
28/12/2010, 12:26 am
SAYIN AVCI ARKADAŞ..TÜRKİYENİN EN BÜYÜK PAZARLARI İSTANBULDA KURULMUŞTUR VE HALA DEVAM ETMEKTTEDİR 70 VE 80 Lİ SENELERDE SÜREKLİ PAZARLARI DOLAŞIRDIK
ANADOLUNUN HER YÖRESİNDEN KUŞ GELİRDİ VE BU KUŞLAR GENELDE MARDİN OLARAK SATILIRDI..AMA BUNUN YANINDA 2.ADLANDIRMADA URFA SİVAS KONYA ESKİŞEHİR GİBİ VS. 3.AÇIKLAMADA TAKLACI,DAMCI,HAVACI,SEFERLİ.OYUNKUŞU GİBİ VS.3. AÇIKLAMA SADECE KUŞU TANIMIYANLAR İÇİN KUŞ SATAN KİŞİLERİN KUŞUN İÇİNDEKİ ÖZELLİKLERİ SADECE SATMAK İÇİN YAPMIŞ OLDUKLARI BİR CABADIR VE MALESEF BU CABA GÜNÜMÜZDE BİRÇOK KİŞİYİ ARTIK KUŞUN YÖRESİ YOK TAKLACI VAR DURUMUNA GETİRMİŞTİR..BANA GÖRE BİRÇOK GÜVERCİN CİNSİ HEMEN HEMEN BÜTÜN CİNSLER KELEBEK,BURSA,ÇAKAL,BANGO,DÖNEK,TEKİRDAĞYERLİSİ,MULAKAT VE DÜNYADA BİRÇOK CİNS GÜVERCİN OYUNKUŞUDUR VE TAKLACIDIR AYNI ZAMANDA..(bu arada özbek taklacıları ve yurtdışı taklacılarına bakınız)BİZİM GENEL ADLANDIRMA OLARAK DEDİĞİMİZ MARDİN KUŞUDA BU CİNSLERDEN BİRİDİR AMA İÇİNDE KENDİNE GÖRE 10 LARCA 100 LERCE ÖZELLİĞİ OLAN BU KUŞLARA YAZIK DİYORUM...VE SON OLARAKTA 30 40 SENE ÖNCESİNDE ANADOLUNUN HERYERİNDEN İSTANBULA GELEN YÜZLERCE KİŞİ BU KUŞLARI SATAN YAŞLISI GENCİ MARDİN KUŞU DİYE SATARLARDI...BİZ BÖLE YAŞADIK BÖLE GÖRDÜK...ELİMDE SİVASLAR VAR 4 YAVRUNUN 2 Sİ SARI GÖZ ÖNCE MARDİN DİYORUM SONRA SİVAS.. SAYGILAR SEVGİLER..
ANADOLUNUN HER YÖRESİNDEN KUŞ GELİRDİ VE BU KUŞLAR GENELDE MARDİN OLARAK SATILIRDI..AMA BUNUN YANINDA 2.ADLANDIRMADA URFA SİVAS KONYA ESKİŞEHİR GİBİ VS. 3.AÇIKLAMADA TAKLACI,DAMCI,HAVACI,SEFERLİ.OYUNKUŞU GİBİ VS.3. AÇIKLAMA SADECE KUŞU TANIMIYANLAR İÇİN KUŞ SATAN KİŞİLERİN KUŞUN İÇİNDEKİ ÖZELLİKLERİ SADECE SATMAK İÇİN YAPMIŞ OLDUKLARI BİR CABADIR VE MALESEF BU CABA GÜNÜMÜZDE BİRÇOK KİŞİYİ ARTIK KUŞUN YÖRESİ YOK TAKLACI VAR DURUMUNA GETİRMİŞTİR..BANA GÖRE BİRÇOK GÜVERCİN CİNSİ HEMEN HEMEN BÜTÜN CİNSLER KELEBEK,BURSA,ÇAKAL,BANGO,DÖNEK,TEKİRDAĞYERLİSİ,MULAKAT VE DÜNYADA BİRÇOK CİNS GÜVERCİN OYUNKUŞUDUR VE TAKLACIDIR AYNI ZAMANDA..(bu arada özbek taklacıları ve yurtdışı taklacılarına bakınız)BİZİM GENEL ADLANDIRMA OLARAK DEDİĞİMİZ MARDİN KUŞUDA BU CİNSLERDEN BİRİDİR AMA İÇİNDE KENDİNE GÖRE 10 LARCA 100 LERCE ÖZELLİĞİ OLAN BU KUŞLARA YAZIK DİYORUM...VE SON OLARAKTA 30 40 SENE ÖNCESİNDE ANADOLUNUN HERYERİNDEN İSTANBULA GELEN YÜZLERCE KİŞİ BU KUŞLARI SATAN YAŞLISI GENCİ MARDİN KUŞU DİYE SATARLARDI...BİZ BÖLE YAŞADIK BÖLE GÖRDÜK...ELİMDE SİVASLAR VAR 4 YAVRUNUN 2 Sİ SARI GÖZ ÖNCE MARDİN DİYORUM SONRA SİVAS.. SAYGILAR SEVGİLER..
- aytekin67
- Mesaj Sayısı : 24
Ad Soyad : aytekin
Nerden : schweiz
Doğum Tarihi : 05/05/67
Forum Kayıt : 30/08/08
Geri: Türkiye’deki Asya Taklacıları
28/12/2010, 8:24 pm
Eski Suriye veya Asur a,yani mezopotamya ya ait bir hikaye var Kralice Semiramis ve güvercinleri hakkinda;rivayete göre Semiramisi yeni dogmus bir bebek ken ölümden kurtaran ve onu doyuranlar güvercinlermis.Semiramis büyüyüp kralice olunca yaptirdigi bahcelere her cesit ve renkten güvercinler birakmis ve onlari dahada cogaltmis ve onlara ilahi anlamlar verdirmis...
Arkeoloji ve Tarih bilimi ve diger bilim dallari ortaklasa insanligin gelisim evrelerini ortaya cikariyor.Daha eski bir bulgu bulunana kadar bir önceki gecerli oluyor bilimde(süphe her zaman var ).Göcebe toplumlarin ki bundan 6000-6500 yil önce yasayan göcebelerin bir hayvani evcillestirdigini kanitlayabilirseniz,tarihe isminiz yazilir.Hayvanlarin evcillestirilmesi baslarda karin doyurma amaclidir,sahin kartal vs yakalar sahibi yakalanan av hayvanini yer.Ihtiyac vardir yani,ok ve mizrak yetisemiyorsa sahin kartal yetisir.Bu amacla halen Orta Asya halklari Sahin ve Kartal besler.2 yada 3 yil beraber avlanirlar daha sonrada dogaya ve hayvana saygi anlaminda ve üreyip cogalmasi icin onlari dagaya salarlar ve tesekkür ederler.Atalarindan kalan bir gelenegi sürdürürler.Zevk ve keyif icin yada merak anlaminda hayvanlari evcillestirip gelistirme ve onlardan yeni türler elde etmek rahata ve bolluga erismis toplumlara özgüdür.Yoksa avci ve göcebe toplumlara degil.Orta Asyada türk boylari göcebe idi ve onlarin zengin ve bolluga erismis olduklarini görteren bir kanit simdiye kadar bulunmamistir.Oysa Iran batisi ve güneyi,Mezopotamya,Zagroslar,Anadolu,Suriye ve Akdenize uzanan simdiki Lübnan topraklari, bereketli hilal i olusturan topraklar olarak bilinir.Insanligin ve medeniyetin gelisiminin buralardan basladigi(12 bin ve 10 bin yillik gecmise sahip yerlesimler,bugdayin yetistirildigi ve ekmegin yogruldugu ...)bulgulariyla kanitlandi (tabi ki simdilik).Tarimcilik ve hayvancilik buralarda gelisti dolayisiyla zamanla ticaret gelisti.Yiyeceginden fazlasini üretenler bunlari ihtiyaclari olan baska mallarla degistirmeye ve zamanla satmaya basladilar.önce yakin cevreye sonrada uzaklara.Buradan tarihi Ipek ve Baharat yollari ortaya cikti.Yani bolluk ve bereket buralardaydi.Bu yollar Cin ve Orta Asyayi bereketli hilale ve onlarin zengin sehirlerine bagladi.Bereketli hilaldeki gelismeler oralara yayildi ve karsilikli alis verisler basladi.Uygurlar bu sekilde Mani dinini kabul ettiler vs.
Orta Asya dan göc eden türk boylari direk olarak Anadoluya gelmediler.1071 de de gelmediler,daha önce geldiler.Ondan önce 300 yil kadar belkide daha fazla Iran ve Turan ( bugünkü Türki cumhuriyetlerin oldugu bölgeler)da yasadilar.Iran sarayinda önce parali asker daha sonrada sarayin ve ordunun sahibi oldular.
Arkeoloji ve Tarih bilimi ve diger bilim dallari ortaklasa insanligin gelisim evrelerini ortaya cikariyor.Daha eski bir bulgu bulunana kadar bir önceki gecerli oluyor bilimde(süphe her zaman var ).Göcebe toplumlarin ki bundan 6000-6500 yil önce yasayan göcebelerin bir hayvani evcillestirdigini kanitlayabilirseniz,tarihe isminiz yazilir.Hayvanlarin evcillestirilmesi baslarda karin doyurma amaclidir,sahin kartal vs yakalar sahibi yakalanan av hayvanini yer.Ihtiyac vardir yani,ok ve mizrak yetisemiyorsa sahin kartal yetisir.Bu amacla halen Orta Asya halklari Sahin ve Kartal besler.2 yada 3 yil beraber avlanirlar daha sonrada dogaya ve hayvana saygi anlaminda ve üreyip cogalmasi icin onlari dagaya salarlar ve tesekkür ederler.Atalarindan kalan bir gelenegi sürdürürler.Zevk ve keyif icin yada merak anlaminda hayvanlari evcillestirip gelistirme ve onlardan yeni türler elde etmek rahata ve bolluga erismis toplumlara özgüdür.Yoksa avci ve göcebe toplumlara degil.Orta Asyada türk boylari göcebe idi ve onlarin zengin ve bolluga erismis olduklarini görteren bir kanit simdiye kadar bulunmamistir.Oysa Iran batisi ve güneyi,Mezopotamya,Zagroslar,Anadolu,Suriye ve Akdenize uzanan simdiki Lübnan topraklari, bereketli hilal i olusturan topraklar olarak bilinir.Insanligin ve medeniyetin gelisiminin buralardan basladigi(12 bin ve 10 bin yillik gecmise sahip yerlesimler,bugdayin yetistirildigi ve ekmegin yogruldugu ...)bulgulariyla kanitlandi (tabi ki simdilik).Tarimcilik ve hayvancilik buralarda gelisti dolayisiyla zamanla ticaret gelisti.Yiyeceginden fazlasini üretenler bunlari ihtiyaclari olan baska mallarla degistirmeye ve zamanla satmaya basladilar.önce yakin cevreye sonrada uzaklara.Buradan tarihi Ipek ve Baharat yollari ortaya cikti.Yani bolluk ve bereket buralardaydi.Bu yollar Cin ve Orta Asyayi bereketli hilale ve onlarin zengin sehirlerine bagladi.Bereketli hilaldeki gelismeler oralara yayildi ve karsilikli alis verisler basladi.Uygurlar bu sekilde Mani dinini kabul ettiler vs.
Orta Asya dan göc eden türk boylari direk olarak Anadoluya gelmediler.1071 de de gelmediler,daha önce geldiler.Ondan önce 300 yil kadar belkide daha fazla Iran ve Turan ( bugünkü Türki cumhuriyetlerin oldugu bölgeler)da yasadilar.Iran sarayinda önce parali asker daha sonrada sarayin ve ordunun sahibi oldular.
- avcıı
- Mesaj Sayısı : 196
Ad Soyad : ismail
Nerden : NEVŞEHİR/ derinkuyu
Doğum Tarihi : 29/12/77
Forum Kayıt : 31/12/08
Geri: Türkiye’deki Asya Taklacıları
29/12/2010, 9:15 am
ayto arkadaş tutup size kavimler göçünden başlayıp günümüze kadar yazmayı isterim ama okuyarak öğrenirseniz daha iyi olur :) bizde biliyoruz 1071 den önce geldiğini türklerin anadoluya bir defa anadoludan önce türklerin bir çok boyu ve kolu günümüz rusyası üzerinden taaa yukarlardan dolaşarak balkanlara ve avrupaya kadar ilerleyip göç etmişler bir kısmı afrika kıtasına bir kısmıda sizin dediğiniz bölgelere gelerek yerleşmişler 1071 den önce anadoluya gelen müslüman türklerde olmuş fakat bu göç amaçlı değil orada yaşayan halka islamı anlatmak için yaymak içindir... her neyse fazla detaya inmeyecem ilk zamanlarda mezopotamyadan anadoluya yayıldı görüşüne varılsada son görüş en son bulgular yine orta asyadan anadoluya ordan da doğuya tekrardan yayıldığıdır . ve ayrıca anadoluya türkler gelmeden hititlerinde mersin civarlarındaki yerleşim yerlerinde yapılan kazılarda ortaya çıkan güvercin figürleri anadolunun yerli bir ırkı olduğu görüşünü dahada netleştirmiştir.
Geri: Türkiye’deki Asya Taklacıları
29/12/2010, 1:46 pm
admin
bu işe gerçekten emek harcıyosun
çalışmalarında
merağinda
sitende
daim olsun
paylaşım için teşekkürler
bu işe gerçekten emek harcıyosun
çalışmalarında
merağinda
sitende
daim olsun
paylaşım için teşekkürler
- aytekin67
- Mesaj Sayısı : 24
Ad Soyad : aytekin
Nerden : schweiz
Doğum Tarihi : 05/05/67
Forum Kayıt : 30/08/08
Geri: Türkiye’deki Asya Taklacıları
29/12/2010, 9:10 pm
Iran da uzun süreler kalan Türki boylar bu cografyadan ve insanlarindan cok seyler ögrendiler sanirim...ögretmislerdir de...
Sultan Sancar taklaci güvercinleri sarayinda tanitirken bunlarin nasil ve nereden geldigine dair bir aciklama da yapmis mi bilmem,evliyalar bu konuda bir seyler demis mi onuda bilmem, iddia edenler belki biliyordur,yazarlarsa ögreniriz.
Tarih okumami salik verenler bilsin ki bende yeterli görmesemde okudum,ilgilendim,sagolsunlar ! Tarih okuma yöntemi farkliliklar gösterir tabiki.Nedir tarih,kimin tarihi ? Tarihsiz halklar milletler varmidir ? Yazana göre tarih mi yoksa olgularin nesnel gercegin tarihi mi ?
At`i kim-ler evcillestirdi ?
Sultan Sancar taklaci güvercinleri sarayinda tanitirken bunlarin nasil ve nereden geldigine dair bir aciklama da yapmis mi bilmem,evliyalar bu konuda bir seyler demis mi onuda bilmem, iddia edenler belki biliyordur,yazarlarsa ögreniriz.
Tarih okumami salik verenler bilsin ki bende yeterli görmesemde okudum,ilgilendim,sagolsunlar ! Tarih okuma yöntemi farkliliklar gösterir tabiki.Nedir tarih,kimin tarihi ? Tarihsiz halklar milletler varmidir ? Yazana göre tarih mi yoksa olgularin nesnel gercegin tarihi mi ?
At`i kim-ler evcillestirdi ?
1 sayfadaki 2 sayfası • 1, 2
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz